"Başkalarının benimle ilgili düşüncelerine öyle bağımlıydım ki sürekli itici gelme korkusuyla yaşıyordum ve yaptığım bir şeyin onaylanmadığını hissettiğimde durumu kurtarana kadar içim rahat etmiyordu. Daima bir şeyler arıyor gibiydim, hep biraz dalgındım çünkü bu andan hemen sonra ilgilenilmesi gereken daha önemli bir şey vardı.
...............
Sürekli bunu doğru mu yapıyorum?" şüphesiyle doluydum. 'Tabii falanca konusunda hiçbir şey bilmiyorum ama kendim ne istediğimi biliyorum," diyen insanlardan olmadım hiç. Çünkü bunu asla bilemedim."
" bence mutluluk bir oyuncunun seyirci üzerindeki etkisi gibi : Sürekli onu düşünürsen hiçbir etki yaratamazsın, rolün içinde, amaçlarının içinde kaybolman lazım, başarının göstergesinin o etki olmasına izin vermen lazım."
"Karşınızdakinin ihtiyaçlarına özen gösterirseniz ve onlar da sizde ne görmeyi istiyorlarsa onu görürler. Tanımak adına tanınmayı feda etmek zorunda kalırsınız. Tabiri caizse, tasarınız ötekinin olmanızı istediği şeye ( ya da olmanızı istediğini düşündüğünüz şeye ) uymaktır, ancak her zaman ihtiyaç duyduğunuz bağları koparma tehlikesi arz eden yönleriniz vardır. Hepimiz ortaklığa yükselme mücadelesi veren yardakçılarız-- en azından bu tablo dahilinde. Kendimizi başkalarının talepleriyle ve kullanabildiğimiz başka ne varsa onlarla şekillendirir."
"Yaşam, insanlar öyle her istediklerini elde edemedi diye değil, arzuları kendilerine hasar vermeye başladığında, istedikleri şey katlanılmaz kayıplara gebe olduğunda trajik bir hal alır."
".........Sizlere bitmemiş yazılarımı emanet ediyorum sevgili dostlarım. Saat bir buçuk ve kendimi çok yorgun hissediyorum, artık gitmeliyim. Lütfen yazdıklarımın heder olmasına izin vermeyin ve mümkünse onları yayımlayın. Onları yakın demiyorum. Kimseden nefret de etmiyorum. Sevmek için yazdım. İstemiyorum, yalnız ve yorgunum, bu yüzden de gidiyorum. Artık takatim kalmadı. Daha ne kadar kapının kilidini çevirip karanlık bir eve gireceğim? Ben aydınlık evlerin kölesiyim.............."
"Her eylemin bir yansıması vardı ve varoluş düzenini sorgulamak cezasız kalmıyor, kaos çemberini genişletiyordu. Keşke yaşamak bir ayin ve her beden de bir tapınak olsaydı."
"Nefs üzerindeki zafer, sloganların ve felsefenin işi değil, derinlerde sessiz bir akıntının işidir. Hiçbirimiz sadeliğe ve tatmine ulaşamadık; hafta başı zirve yarışı başlar, nefret ve pişmanlık dışında her şeyi yakıp yıkar.”