Yine bir Fransız yazar ve yine Egzistansiyalizm ve sürüklediği konu intihar. Fransız yazar Edouard Leve bu eseri yazdıktan kısa bir süre sonra intihar ediyor. Bu durum da diğer okuyucularda olduğu gibi eseri gözümde daha ilgi çekici kılıyor. Roman, sıradan ve tekdüze bir günde sıradan ve tekdüze bir etkinlik yaparmışçasına intihar eden iyi sayılan yaşam koşullarına sahip genç bir adamı anlatıyor. Anlatan ise müntehirin kendisi değil, yakın bir arkadaşı. İntihar; çoğunlukla dramatize edilen, ahlaki yozlaşma hatta korkaklık gibi terimler ile bağdaştırılan bir olguyken kitapta bununla karşılaşmıyorsunuz. Sahip olmak isteyip olunamayanlar ya da sahip olmak istemediklerimizin sürüklediği çaresizlik itiyor insanları intihara diye düşünürsek karakterimiz sanırım bu kanıyı pek desteklemeyecek. Karakter yaşamın gerçekten yaşanmaya değer olup olmadığı sorusuna olumlu cevap vermeyenlerden olacak ki hiçliği, yok oluşu yani ölümü tercih etmiş. Yaşam, gerçekten yaşanmaya değer mi sorusunu aklından sık geçiren biri olarak söylemek isterim ki bu eser içimde sadeliğiyle kendine güzel bir yer edindi.