Farklı bir deneyim... İntihar'ı tanımlayacak olsaydım böyle derdim. Çok farklı, gerçek, hüzünlü, hayret verici, yıkıcı bir okuma deneyimi.
Bir solukta okumadım Intihar'ı. Okuyamadım. Yazarın hayatını da okuyunca daha çok etkilendim ve sanırım aklımın bir köşesinde yazarın trajik sonu varken bitirdim kitabı.
İntihar bir mektup gibi yazılmış. Yirmi yıl önce intihar eden bir arkadaşına yazıyor kitabın anlatıcısı. Ne arkadaşının adı var ne de kendisinin. Ama öyle iyi tanıyor ki arkadaşını, öyle bilerek anlatıyor ki şaşıp kaldım okuyunca. Arkadaşının kırgınlıklarını, pişmanlıklarını, sevinçlerini, hoşlandığı şeyleri ve daha bir sürü konuyu anlatıyor yazar. Sanki kendisini anlatıyor, sanki bahsettiği kişi kendisi oluveriyor birden. Zaten kitabı tuhaf bulmanın nedeni de bu, kendisinden üçüncü tekil şahıs gibi bahsediyor sanıyor okuyucu...
Yaklaşık 80 sayfa kitabın en vurucu kısmı sanırım 22. sayfadaki şu cümleydi: "Baban başkalarına sert davranırdı. Annense başkalarının acılarını paylaşırdı. Günün birinde, sana kalan o sertliği kendine yönelttin. Baban gibi çektiren de, annen gibi çeken de sen oldun."
Yazar da tıpkı kitaptaki karakter gibi intihar ederek son veriyor yaşamına. Kitabı yayıncıya teslim ediyor, on gün sonra da kendisi intihar ediyor. Okuyup bitirince tuhaf bir dinginlik çöktü üstüme. Herkesin beğeneceğini düşünmediğim nadir kitaplardan biri İntihar. Ama benim için iyi ki okudum dediğim bir kitap oldu İntihar. Ölüme ve ölüme inat yaşama bakışınızı etkilesin, sayfaların içinde kaybolun dostlarım...