Ay karanlığın enginlerine sığmaz...
bir bulut Özlemiyle sınılsıklam aşk kokusu yayılır, Mihrimah Sultan Cami'sinin avlusuna...
Çay demleyen bir neyzenin sessizliği, aşk kokar.
Gece ise bir özlemi avutur koynunda.
Gecenin kendinden olan alışkanlıkları vardır.
Bir de alışkanlıkları kendinden ciddi olan bir posta eri.
geceyi hiç eder.
Bir gündüz vaktinin Özlemi sevgili gibi vurur yüreğine,
Heybesine takılan hüzünlerin ve sevinçlerin ağırlığında.
bir esinti kadar hafif tepinmeler duyulur kapı önlerinde...
Henüz on sekizindeki genç kızların bir mektupluk özlem gidermeleri,
ince bacaklı böceklerin
sandık diplerinde ki kacışmalarında görülür.
Parkların köşelerinde zamansız oturan nice delikanlilar...
Bir gece ansızın sevgilinin gülüslerini asmaya yer bulamazlar,
Sevinçlere sorulmadan,
İdamlik giydirilmiş.
Son söz bir çift göz eder gibi,
akrebin tebessümüne çarpar durur....
Peki ya hüzünler;
Onlar iki ayaklı bir düş.
soyut ve mavi insancıklar.