Günümüzün en şiddetli dayatmalarından biri güzellik...
Hatta bana sorarsanız insan bedenine yönelmiş bir faşizm. Kitle iletişim araçlarının sunduğu güzellik modeli niye şakağımıza tek kurşunlu bir tabanca gibi dayanıyor?
Biz bu Rus ruletini oynamak zorunda mıyız?
Anlamak için dinlemiyorduk da cevap vermek için dinliyorduk daha çok.
Ya da Freud'un yanıtını bilerek sorduğu soruda ünlediği gibi:
"Karşınızdakini dinliyor musunuz yoksa konuşmak için sıra mı bekliyor sunuz?"
Oysa iki kulak bir ağzımız olduğuna göre, yaradılışımız ya da Yaradan'ımız bize dinlemeyi konuşmaktan daha çok tavsiye ediyor.
Cep telefonları uzaktakileri bize yakınlaştırıyor ama bizleri yakınımızdakilerden uzaklaştırıyor.
Bizden bin ışık yılı uzaktakilerle bağlantı kurup da bir bakış yakınımızdakilerle bağ kuramayışımız, bizim ayıbımızdır herhalde.
Elimizdeki telefonlarla sürekli kayıttayız belki ama birbirimize kayıtsızız.
Gerçeklik, gerçekte olan şey değil, benim sana tekrar tekrar anlattığım şeydir, halkı bir zeytin dalı satın almaya da, bir savaş satın almaya da aynı sürede ikna edebilirsin.
Yeter ki kolektif manipülasyon tekniklerini iyi kullan.