Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

PreJudice

PreJudice
@Prejudice72
Ama her zaman gecer oglen sicagi aksam olur, gece olur ve aci cekenler, yorgunlar tatli tatli uyuyacaklari huzurlu yuvalarina donerler...
Sayfa 246Kitabı okudu
Reklam
Cok eski bir gercektir olum, ama herkese yeni gelir.
Sayfa 244Kitabı okudu
Goruyorsun iste, onlar, yani annemle babam kendilerini islerine oylesine kaptirmislar ki, hicliklerini akillarinin ucundan bile gecirmiyorlar, umurlarinda degil... ama ben... ben yalnizca can sikintisi ve ofke duyuyorum...
Sayfa 158Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Soyler misiniz, sozgelimi muzik dinlerken, sevdigimiz insanlarla guzel bir aksam gecirirken, onlarla sohbet ederken duydugumuz haz neden daha cok bir yerlerde var olan buyuk bir mutlulugun yansimasiymis gibi gelir bize?
Sayfa 126Kitabı okudu
Zaman (bilindigi uzere) bazen kus gibi ucar gider, bazen sumulubocek gibi ilerler; ama insanin en cok hoslandigi, onun cabuk mu, yavas mi gectigini fark etmemesidir.
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Hic oyalanmayalim, sadece aptallarla cok akillilar oyalanirlar.
Ne hatirladim, biliyor musun agabey? dedi. Bir gun rahmetli annemle tartisiyordum: 'Seni dinlemek istemiyorum,' diye bagiriyordu... Sonunda soyle dedim ona: 'Beni anlayamazsin anne, ikimiz de ayri kusaklarin insanlariyiz cunku.' Bu sozume cok gucendi, bense. 'Ne yapayim,' diye dusunmustum, 'Ilac acidir, ama gene de yutmak gerekir.' Iste sira simdi bize geldi, cocuklarimiz onlarin kusagindan olmadigimizi soyleyecekler bize ve biz bu aci ilaci yutacagiz.
Yaymaya calistiginiz materyalizm bircok kez gundeme geldi ver her seferinde yetersiz oldugu anlasildi.
Bağnaz kafaların sürekli baskısı, sonunda daha cömert olanların tüm karanlığını yer bitirir.
Ne kadar doğru!
Belli bir noktaya kadar sefalet düşüncesinin, görüntüsünün içimizde şefkat uyandırdığı doğrudur, hatta korkunçtur da; ama belli durumlarda o noktadan ileri gitmez. Bunun hiç şaşmaz biçimde insan kalbinin kalıtsal bencilliği olduğunu ileri sürecek olanlar hata ederler. Daha çok, aşırı ve yapısal bir hastalığa çare bulma umutsuzluğundan gelir. Hassas biri için merhamet nadiren ıstırapsızdır. Sonunda böyle bir acımanın aman aman bir fayda sağlayamayacağı kavrandığı zaman sağduyu akla bundan kurtulmasını söyler.
Reklam
Yoksulluğu büyüktü; ama yalnızlığı ne kadar korkunçtu!
Ah, mutluluk ışığı sever, biz de dünyayı şen sanarız; ama sefalet kendini vakurca saklar, biz de sefalet yok sanarız.
Hikayenin özeti
Heyecanlı bir insanı pasif direniş kadar çileden çıkaran bir şey yoktur. Böyle direnilen kişi insanlıktan uzak biri değilse ve direnen kişi pasifliğinde gayet zararsızsa, o zaman, direnilen kişi daha neşeli anlarında, aklıyla çözmesi imkansız olan şeyi hayalgücüyle bulmak için müşfik bir çaba gösterir.
Çünkü kalan insanların içindeki bu mikrop herkesten önce zaten vardı
Asya’nın derinlerinden Avrupa’ya doğru bugüne dek görülüp duyulmamış bir kıran geliyordu. Seçkin birkaç kişi dışında herkes ölüyordu. İnsanların bedenlerinde yeni birtakım kurtçuklar, gözle görülmeyen yaratıklar türüyordu. Ama akıl ve iradesi olan yaratıklardı bunlar. Bunları bedenlerine alanlar cin tutmuşa dönüyor, deliriyordu. Öte yandan,
Sayfa 682Kitabı okudu
Ah bir kendini suçlayabilse, nasıl, nasıl mutlu olurdu! O zaman dünyanın bütün utançlarına katlanabilirdi. Ama kendini son derece katı ölçütlerle yargıladığı halde, acımasız vicdanı, herkes için söz konusu olabilecek basit bir ıskalamadan başka, korkunç bir suç bulamadı geçmişinde. Özellikle utanç duyduğu şey, onun, Raskolnikov’un, kör talihin salakça bir hükmüyle, böylesine umutsuzca, böylesine sağır, böylesine budala, böylesine pisi pisine mahvolup gitmesi, eğer bir parçacık huzura kavuşmak istiyorsa, böylesine “saçma”, “anlamsız” bir karara boyun eğmesi, onunla uzlaşması gerektiğiydi.
Sayfa 677Kitabı okudu
579 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.