Arthur Schopenhauer, aşkın temelde bir cinsel dürtüden ibaret olduğunu ve türün devamlılığı adına hizmet eden bir araç olduğunu söylüyor bu kitapta. Aşk, bireysel bir meseleden ziyade tür bazında işlevsellik kazanan bir araçtır çünkü birbirlerine uygun bireylerin bilinçdışı süreçlerle birbirlerini bulmalarını sağlar, böylece tür korunmuş ve devamlılık sağlanmış olur. Bireyler cinsel haz ve isteklerine göre hareket ederken aslında türe hizmet etmektedirler. Tabii burada bahsedilen aşk; hormonların çoştuğu, bireyin diğer bir karşı cinsiyetteki bireye umarsızca kilitlendiği, günümüzdeki gibi boş boş, aslında hissedilmezken kullanılan folloş edilmemiş aşk.
Nitekim evrimsel psikoloji okurları, yazarın ortaya attığı birçok iddianın şu an bilimsel bir gerçek olduğunu görecektir. 1800'lerde yazılmış bir kitap olmasına rağmen çağının ilerisini görebilmiş bir kitap olduğunu söyleyebiliriz. Tabii her iddianın da doğruluğu yok, bu sebeple buradaki eksikleri kapatmak adına karşı cinsi seçerken nelere dikkat ettiğimize dair yazılmış makaleleri okumak faydalı olacaktır.
Öte yandan en azından bu kitapta kadınlara dair çağ dışı ithamları olmadığını söyleyebilirim. Aşka ve Kadınlara Dair kitabını bu cümleden tenzih ediyorum. Ben kitabı 1 gün içerisinde bitirdim fakat her gün azar azar okunarak doyum alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple 1 hafta içerisinde sindire sindire tekrar okumayı düşünüyorum.