Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rêzdan Erkan

Rêzdan Erkan
@Rezdanerkan
Beni anlamlandıran şey; Sevgi ile büyümek ve büyütmek, Sanat ile yaşamak ve yaşatmak..
Her insanın birey olarak sahip olduğu toplum içindeki hususiyetleri hariç özellikleri onu başlı başına bir alem yapmaya yeterlidir.
Reklam
Batı uygarlığı tüm maddi başarısına rağmen, ahlaki bakımdan kelimenin tam anlamıyla iflas etmiş.
Her zaman olduğu gibi, cehenneme giden yollar iyiniyet taşlarıyla döşenmişti.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hitler parlamentoyu da devre dışı bırakmanın yolunu bulmuştu. Daha iktidardaki ikinci ayını bile doldurmadan, 24 Mart 1933’te parlamentonun denetim yetkisini ortadan kaldıran ve hükümete sınırsız bir özgürlük alanı getiren “Yetki Kanunu”nu, bizzat parlamentoya onaylatmıştı. Bundan sonra onu denetleyecek hiçbir güç kalmamıştı ortalıkta.
Bizim korkunç bir diktatör olarak tanıdığımız Adolf Hitler, her şeyi kitabına yani demokratik sisteme uygun olarak yapıyor, kişisel imparatorluğunu adım adım kuruyordu. Halkın çoğunluğu, sanayiciler ve kurumlar, arkasındaydı ve onun niyetlerinden hiç kuşku duymadan olanca güçleriyle destekliyorlardı.
Reklam
Türk lirasının döviz karşısında süratle değer kaybettiğini, 1 doların 1 milyon 700 bin TL olduğunu, paranın yurtdışına kaçtığını ve büyük şirketlerle bankaların iflas ettiğini duyuruyordu. Birçok işadamı tutuklanmış, bazıları da intihar etmişti. Borsa yerlerde sürünüyordu. Yani Almanya’daki Hitler öncesi durumun bir benzeri de bizde yaşanıyordu.
Demek ki Türkiye’nin yakın tarihi böyleydi. O büyük altüst oluş yıllarında ırklar, dinler, diller, katliamlar, sahte kimlikler birbirine karışmış ve her evin bir sırrı olmasına yol açmıştı. Bizim aile bir istisna değildi. Tipik bir Osmanlı hikâyesiydi.
Hiç kimseye düşman olmadan yetiştirilmiştik. Bu işin iyi tarafıydı ama bir de geçmişimiz konusundaki korkunç cehaletimiz vardı.
Bu memlekette, Kürt sorunundan yoksulluğa, hemen her meselede bir görmezden gelme, yok sayma alışkanlığı vardı. Bir muhalif kişi bunlardan söz ederse, sanki sorunları o yaratmış gibi ona öfke duyulurdu. Farklı düşünmek, çok zaman düşman kabul edilmenin nedeni olurdu.
Acaba yoksullar zenginlerden daha mı çok hastalanıyorlardı, yoksa nüfusları daha çok olduğu için mi hastaneleri dolduruyorlardı?
Reklam
Demek ki bu ülkede zulüm, Türk, Ermeni, Kürt, Rum, Yahudi tanımıyordu. Devletler herkese karşı zalimdi.
“Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!” “Peki, sen ne görüyorsun bakalım?” “İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.”
“Acı çekme ayrıcalığı diye bir şey olabilir mi sence?”
Belki de her gün aynı işleri yapmaktan ve anlamsız bir hayatı sürdürmekten bezmiş, yorulmuş olan bilinçaltım, yeni heyecanlarla canlanmış, durmadan endorfin, serotonin pompalıyordu.
1.553 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.