Birini sevdiğimizi söylediğimizde bu, gerçekliğe vurgu yapar mı? Sevdiğimiz, O mudur acaba! yoksa asıl sevdiğimiz, gizil isteklerimiz yahut imgelemimizde yarattığımız kimlik midir?
Varoluşun gizemine dokunmak isteyen yalnız bir adam. Gündelikliğin tekrara dayalı devinimine karşı, içinde devrimci bir karşı duruşun gizil gücünü duyumsayan Balz Leuthold verdiği mücadeleyle kendisini adım adım bir yitişe yönlendirir.
Yaşamak, sevmek, özgürlük, hayat ve varoluş, sorgulanan başlıklardır.
“Rüzgârlar gibidir hayatımızın imkânları, yine de insan neden cesaret etmez ki yelken açmaya? Her şey yaşanmamış bir hayattan daha iyidir, hatta felaket bile- acı, ümitsizlik, cürüm, her şey ama her şey boşluktan daha iyidir!” (Sf. 57)
Varlığın içinde hiçliği tatmak istiyorsanız “Sessizliğin Yanıtı” okunası kısa bir roman.