treat others as you want to be treated.
We see what we do, but we do not see why we do what we do. Thus, we assess and appraise each other through what we see that we do.
christanın görünmezi gördüğünü gördüm düşümde, ölmesi gereken anda.
Okur Takip Önerileri
Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
O'na sorarsanız: ’Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman...’
Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün...’
Bir kurşun kallemim vardı, ben içeri düştüğüm sene
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi
Ona sorarsanız: ’Bütün bi hayat...’
Bana sorarsanız: ‘Adam sende bi hafta...’
Güzel bir Cumartesi. Beni bekleyen çok şey var. Gençlik, sıcak..
Yeryüzünün gözyaşları sonsuzdur. Biri ağlamaya başladığında, bir başka yerde, bir başkasının gözyaşları diner. Yeryüzünün öyküleri sonsuzdur. Biri anlatmayı bitirdiğinde, bir başka yerde, bir başkası anlatmaya başlar. Yeryüzünün intiharları sonsuzdur. Biri bir yerde intihar ettiğinde, bir başka yerde,bir başkası intihar etmeye hazırlanıyordur. Biri ölmeye başladığında, bir başka yerde yaşamaya başlıyordur diğeri.
Kimsin sen?
Ben.
Sen olduğun mutlak, ama senin ardında ne gizli?
Aynı yaştayız. O kendisini yaşlı bir adam olarak tanımlıyor. Ben kendimi yaşı olmayan bir insan.
Ah artık dönmek istemiyorum o yıllara. Çok büyük sevinçler vardı. Ama çok da büyük acılar. Geri kalan yalnız boşluklar
Çünkü gençleri sevmek, yaşamı sevmek, yaşamı genç-diri tutmak, eskiyen olgulardan sıyrılmak değil miydi?
Sen günlere bir şey getirmedikçe, günler sana hiçbir şey getirmiyor.
Ondan bana ulaşan bir duygu var. Durgunluk diyebileceğim rahatlatıcı bir sevinç. Sadece ikimizin bildiği.
Sen düşüncelerde yaşıyorsun, diğerleri gerçeklerde
Yalnız evler görkemli. Mağazalar görkemli. İnsanlar iyi giyimli. Ama içinde soluk yok. Soluk yok.