Yalnızlığı demledim hep avuçlarımda
Ne gelir ki elimden kimse tutmadıkça
Söyle sen nasıl öğrendin unutmayı
Birikti her acı içimde kendime yer kalmadı...🎵
Eğer yaratıcı, bütün dünyayı kapsayacak bir inanç oluşturacak olsa, bu din nasıl bir ortamda var oluşunu hazırlardı? Sorusuna verilecek en iyi cevap; bu dinin en sapkın ve sorunları en fazla olan topluma indirilerek dünyada olmuş veya olabilecek bütün problemleri kapsayacak şekilde sorun çözümünü baz alan bir ortamda meydana gelişini oluştururdu, olacaktır. Çünkü yaratıcı, son kez bir din gönderecek olsa insanlığa son seslenişini, gelecekteki bütün problemlerini ortadan kaldırmak ve insanı refaha erdirmek niyetiyle yapacaktır. Ayrıca bu dinin, kesin kurallarla birlikte esnek kuralları da baz alması gerekecektir. Bu nedenle yaratıcı, dünyada var olmuş en sapkın toplumu seçerek faaliyetlerini sürdürecektir. Bu durumda elçi görevini taşıyan kişi de, yalnızca bir elçi olma sıfatıyla değer görecek olup milliyeti önemsenmeyecek ve kutsal sayılmayacaktır. Çünkü yaratıcının nazarında bütün insanlar bir ve eşit olması, adaletli olması bakımından zorunludur. Yaratıcı adaletli olmak zorundadır. Çünkü insan, seçmediği hiçbir şeyin sorumluluğunu taşımamalıdır. Ayrıca yaratıcı, iradenin getirdiği seçme hakkını insana bahşettiğinden insanı yalnızca seçimleri üzerinden kıyas etme yetkinliğine sahiptir. Bu da "iyi olma" veya "kötü olma" eylemleri üzerinden yapacağı bir kıyas ve yargılamayı gerekli kılacaktır. Bu nedenle yaratıcının adil yargılamayı bu kıyas üzerinden yapması, verdiği iradenin sonucunu sunması bakımından gerekli ve zorunlu olacaktır.
Bizim gibi düşünür demedim fakat Tanrı veya yaratıcı, yarattığı insanın onu anlayabilmesi için bazı benzer özellikler bahşetmesi ve aklı, onu anlayabilecek şekilde tasarlaması gerekir. Eğer akıl anlamazsa, Tanrı'nın koyduğu bütün her şey geçersiz sayılır. Bu durumda insan, iradenin getirdiği sorumluluğu üstlenemez. Yani sorumlu tutulamaz. Eğer Tanrı kural koyacaksa, bunun bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca öz denilen şey saftır ve mutlaktır. Kendini sabote edecek herhangi bir eylemde bulunmaması gerekir. Bu, kendi varlığına aykırıdır...