Hayatımın her anının kıymetini bildiğimi sanıyordum ama burada, soğukta otururken öyle olmadığını anlıyorum. Başka türlüsü mümkün müydü ki? Her şey altüst olana kadar sahip olduklarımızın kıymetini, ne kadar hassas ve kusursuz bir dengeye bağlı olduklarını bilemeyiz.
"Neden öyle bir dünyaya gitmek isteyeyim ki?"
"İnsanlar neden kontrolcü annelerine benzeyen kadınlarla evlenir? Ya da eve hiç uğramayan babaları gibi erkeklerle? Eski hataları düzeltebilmek için. Çocukken canını yakan şeyleri yetişkin olunca düzeltebilmek için. Belki ilk bakışta fazla anlamlı gelmiyordur ama bilinçaltı kendi ritmiyle işler.
Hepimiz kendi varlığımızın ıssızlığında dolaşıyor, değersizliğe değer atfediyoruz; oysa sevdiğimiz ve nefret ettiğimiz, inandığımız, uğruna mücadele ettiğimiz ve öldürdüğümüz her şey pleksiye yansıtılan imgeler kadar anlamsız.