Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sementa

Sementa
@Semmenta
Üstad
Üç devir geçirmiş, cebbar kumandanlara boyun eğmemiş, kudsi davasından dönmemiş, yaralanmış, zehirlenmiş, ölmemiş, dağlar gibi hadiselein dalgalarından yılmamıştı.... Milletleri, kavimleri içine alan, zihniyet ve teläkkileri değiştiren, asr-s hå ann cereyanları, bu zan Kur'an ve iman davasındaki yolundan çevireme mişti. O, ruhundaki şecaat- imaniye ile kat'ī inanıyordu ki, dava ettiği ha kakat bir gün milletçe benimsenecek, bir Said, binler belki yüz binler Said olacak insanlık camiasında neşrettiği hakaik-ı imaniyenin fütuhatı ve inki- şafı başlıyacak.. ve åfäk-ı İslamı saran zulmet bulutlan Kur'an'dan eline ve olen bu meşale-i hidayetle dağıtılacak.. ölmeye yüz tutmuş zannedilen iman ruhu yeniden canlanacak.. canlara can katacak.. manen ölmeye ya tutan millet-i İslâmiyeyi ihya edecek.. åleme efendi olan İslamiyetin -biiznillah- cihana efendiliğinin maddi manevi mübeşşiri olacaktı.
Reklam
"Zahirde zararlı bu görünen şeyler, hakikatte nimettir. Zahmette rahmet vardır. Iman hizme i uğrunda başımıza ne gelse hayırdır. Biz başımıza geleceği düşünmekle mükellef değiliz, hizmet-i Kur'aniye ile mükellefiz. Biz, Rabb-i Rahimimizin daima inayeti altındayız, ölsek şehidiz, kalırsak Kur'an'ın hizmetkârıyı. İslämiyet düşmanları bizi müebbed dünya hapsine de mahkum etseler, bizler yine Risale-i Nur'un hizmetindeyiz."
Hevesli, akılsız çocuklar gibi, muvakkat, ehemmiyetsiz lezzetlerin peşinde koşma Düşün ki, fani zevkler, sana manevi elemler, teessüfler bırakıyor Sıkıntılar elemler ise, biläkis manevi lezzetler ve uhrevi sevaplar veriyor. Sen divane olmazsan, muvakkat lezzeti yalnız şükür için arayabilirsin. Zaten lezzetler şükür için venimiş...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dünya fanidir, binler sene yaşamak olsa, baki olan hayat-ı uhreviyenin yanında, hiç ender hiç mesabesindedir. Fakat fani olmakla beraber, baki hayatın baki meyvelerini verecek bir mezraasıdır. Fırtınaların şiddeti, havania dehşeti sizleri sarsmasın, korkutmasın. Bu mübarek mezraaya en mü barek ve nurani ve verimli ve bereketli olan Nur tohumlarını ekiniz. Zira "Eken biçer." Atalarımızdan kalma mübarek bir sözdür.
İşte ramazan-ı şerifteki oruç; en gafillere ve mütemerridlere, zaafını ve aczini ve fakrını ihsas ediyor. Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor. Midesindeki ihtiyacını anlar. Zayıf vücudu, ne derece çürük olduğunu hatırlıyor. Ne derece merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu derk eder. Nefsin firavunluğunu bırakıp kemal-i acz ve fakr ile dergâh-ı İlahiyeye ilticaya bir arzu hisseder ve bir şükr-ü manevî eliyle rahmet kapısını çalmaya hazırlanır. Eğer gaflet kalbini bozmamış ise…
Reklam
İsraf, kanaatsizliği intac eder. Kanaatsizlik ise çalışmanın şevkini kırar, tembelliğe atar; hayatından şekva kapısını açar, mütemadiyen şekva ettirir.
İslamiyete irtica, mü'minlere mürteci diyenlere yazıklar olsun!
Risale-i Nur'un siyasetle hiçbir alakası bulunmadığını, mesleğimizin en büyük esasının ihlás olduğunu, n za ilähiden başka hiçbir maksat imihaz edilemeyeceğini, Nur'un kuvven nin işte bu olduğunu, ihläsla, müsbet hareket etmekle inayet ve rahmeti ilähiyenin Risale-i Nur'u himaye edeceğini.. ilå ähir.. beyan ederdi.
İktisatsızlık yüzünden müstehlikler çoğalır, müstahsiller azalır. Herkes gözünü hükûmet kapısına diker. O vakit hayat-ı içtimaiyenin medarı olan "sanat, ticaret, ziraat" tenakus eder. O millet de tedenni edip sukut eder, fakir düşer.
Sayfa 174
Reklam
Bir fakirin, kuru bir parça siyah ekmekten açlık ve iktisat vasıtasıyla aldığı lezzet, bir padişahın ve bir zenginin israftan gelen usanç ve iştahsızlık ile yediği en a'lâ baklavadan aldığı lezzetten daha ziyade lezzetlidir.
Sayfa 172
••• °Her halde beni mahküm etmek için gayet asılsız bahaneleri icad ederler. Madem hakikat böyledir, ben de buranın mahkemesine değil, belki o insafsızlara derim: Ben, sizin bana ve- receğiniz en ağır cezanıza beş para kıymet vermiyorum. Ve hiç ehemmiye- ti yok! Çünkü ben, kabir kapısında, yetmiş yaşındayım. Böyle mazlum ve masum bir-iki sene hayatı, şehadet mertebesiyle değiştirmek benim için büyük saadettir. Risale-i Nur'un binler hüccetleriyle kat'i imanım var ki, ölüm bizim için bir terhis tezkeresidir. Eğer idam da olsa, bizim için bir sa- at zahmet, ebedi bir saadetin ve rahmetin anahtan olur. Fakat siz, ey zin dika hesabına adliyeyi şaşırtan ve hükümeti bizimle sebepsiz meşgul eden insafsızlar! Kat'i biliniz ve titreyiniz ki: Siz, idam-ı ebedi ile ve ebedi haps-i münferid ile mahküm oluyorsunuz. İntikamımız sizden pek çok ve muza af bir surette alınıyor görüyoruz, hattá size acıyoruz°.
Ölüm, îdam değil, firak değil, belki hayât-ı ebediyenin mukaddimesidir, mebdeidir ve vazife-i hayat külfetinden bir paydostur, bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Berzah âlemine göçmüş kâfile-i ahbaba kavuşmaktır.
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.