Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

sena

Hayatımın bir anlamı yoktu. Veya: Hayatımın sonunda ne olacak? Hiç bir şey. Veya: Var olan her şey neden var? Çünkü var. Bilginin bu dalından hiç sormadığım sorulara sonsuz sayıda kesin cevaplar aldım,yıldızların kimyasal bileşenleri, Güneş 'in Herkül Takımyıldızı'na göre hareketleri,insanın,diğer türlerin kökeni, son derece küçük atomların şekilleri,gökyüzünün titreşen küçük, hesaplanamayan parçacıkları ve bunlara dair cevaplar. Fakat bilginin bu dalından Hayatımın anlamına dair soruya aldığım tek cevap şu oldu. Sen hayatınsın, geçicisin, parçacıkların gelişigüzel birleşmesinden oluşan bir yığıntısın. Hayatınızı sadece parçacıkların bir etkileşimi, değişimi olarak görmeye yönlendiriliyorsunuz. Bu yığıntı bir süre için varlığını sürdürüyor, ama sonra bu parçacıkların etkileşimi duruyor. Hayatınız olarak adlandırdığınız şey cevaplandırılmamış tüm sorularınızla birlikte sona eriyor. Tesadüfen bir araya gelmiş küçük bir yumrudan başka bir şey değilsiniz. Sonra yumru çürüyor. Yumrunun çürüyüşünü hayatınız olarak da adlandırabilirsiniz. Yumru dağılıyor, böylece çürüme, cevapsız kalan tüm sorularınız gibi, son buluyor. Kendi prensiplerini sıkıca takip ettiği takdirde bilimin keskin kısmının daha fazla bir şey söylemeye gerek bırakmadan vereceği cevap budur. Bu tür bir cevabın sorumu cevaplamadığı ortadadır. Hayatımın anlamını bilmeliyim, ancak sadece sonsuzun bir parçası olduğumu söylemek ona herhangi bir anlam vermemekle kalmıyor,mümkün olan tüm diğer anlamları da yok ediyor..
Reklam
Kendime, "Eh, bilimin delicesine bilmek istediğin her şeyi biliyorum, fakat bu yol hayatımı anlamını bulmamı saglayacak soruları cevaplamıyor." dedim… kendime hali hazırda vermiş oldugum cevaptan başka bir cevap veremezdi: "Hayatımın anlamı nedir?"
Hayata dair soruların cevaplarını ararken kendimi tam anlamıyla ormanda kaybolmuş biri gibi hissettim. Bir açıklığa gelerek bir ağaca tırmandım. Etrafımdaki sonsuz bucaksız alanı açık bir şekilde gördüm. Fakat alanda evin olmadığını,olamayacağını da gördüm. Ormanın derinliklerine, karanlığa daldım, yine de bir ev bulamadım, var olan sadece karanlıktı. Kitabı okudu
Sayfa 31

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Schopenhauer'a göre "Eğer evrenin iç özünü bir irade olarak kabul edersek, bu iradenin doğanın karanlık gücündeki bilinçsiz dalgalanmalardan insanların tamamen bilinçli yaptıkları eylemlerine kadar tüm fenomenlerdeki tarafsızlığıni kabul ettiğimizde, bütün bu fenomenlerin iradenin serbestçe inkârı, kendini imhası sonunda ortadan kaybolacağı sonucundan kaçamayız. Hedefsiz, dinamik doğasıyla tarafsızlığın oluşturduğu evreni ve peşinden oluşacak çeşitli benzer yapıları yok edecektir, yapı yok olduğunda, uzay ve zaman dâhil, yapısı olan her şey de yok olacaktır, ta ki yapının esas temeli olan süje ve objeler tamamen yok oluncaya kadar. İradenin olmadığı yerde fenomen de yoktur, evren de. Önümüzde kalan tek şey hiçliktir. Doğamızdaki hiçliğin karşısında duran sey, evreni olduğunu gibi bizi de yöneten, içimizdeki yaşama iradesidir (Wille zum Leben). Hiçlikten bu denli korkmamızın, yaşamayı bu kadar çok istememizin sebebi, sadece bu yaşama isteğinden ibaret olduğumuzu, bu istek haricinde hiçbir şey bilmediğimizi gösterir. Bu nedenle, iradenin imhasının ardından, bu irade sayesinde var olan bizden geriye kalan hiçlik olacaktır. Diğer yandan, bu iradenin değiştirdiği kişiler için güneşleri ve galaksileriyle çok gerçek olan bu evren, asInda zaten bir hiçliktir."
Akıllı bir kişi hayatı boyunca ölümü arar, bu yüzden ölü artık onun için korku verici değildir.
Reklam
“Gerçeğe sadece hayattan uzaklaşabildiğimiz ölçüde yaklaşabiliriz.” der Sokrates, kendini ölüme hazırlarken. bizim gibi gerçeği bulmak için çabalayanlar hayattan ne ister? bedenden ve bedenle gelen hayatın tüm kötülüklerden kurtulmak. eğer durum buysa, neden ölümün gelişini neşeyle karşılamakta zorlanırız
sena
2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
1/15 kitap - %7 tamamlandı
1 kitap okudu
15 kitap
192 sayfa
0 inceleme
13 alıntı
18 günde 1 kitap okumalı.
Zaman, oyun oynayan ve piyonları deviren bir çocuk.
İnsan seninle konuşurken aynı zamanda yalnızmış gibi hissediyor, belki de bu yüzden insan seninle şimdi benim yaptığım gibi konuşuyor
Ruhsal durumumu kendime şu şekilde açıkladım: Hayatım bana biri tarafından oynanan aptalca, şeytani bir tür şakaydı. Beni yaratmış olabilecek birinin varlığını kabul etmesem de, birinin beni dünyaya aptalca, şeytani bir tür şaka olarak getirmiş olabileceği fikri içinde bulunduğum durumu açıklamanın en doğal yoluydu.
Reklam
Hayatım durma noktasına geldi. Nefes alamıyordum, yiyemiyordum, içemiyordum, uyuyamıyordum. Fakat tabi yaşamaya devam etmek için bunları yapmak zorundaydım. Yine de içimde hayata dair hiçbir istek yoktu. Çünkü tatmin etmeyi mantıklı bulduğum hiçbir isteğim kalmamıştı. Bir şeyi istiyorsam, elde edip etmememin zaten bir önemi olmadığını biliyordum.
Eğer bir peri gelip bütün dileklerimi yerine getirmeyi teklif etseydi, ne dileyeceğimi bilemezdim. Sarhoş olduğum anlarda eski isteklerin alışkanlıkları kendini gösteriyordu. Ayıldığımda ise bunların bir yanılgı olduğunu, aslında hiçbir şey istemediğimi fark ediyordum. Artık gerçeği keşfetmek bile istemiyordum çünkü ne olduğunu tahmin edebiliyordum. Gerçek şu ki, hayatın hiçbir anlamı yoktu.
Bu rahatsızlık öyle bir raddeye varmıştı ki sağlıklı ve talihli bir adam olan ben , daha fazla yaşayacak gücü kendimde bulamıyordum. Karşı koyamadığım bir güç şu ya da bu şekilde beni bu hayattan kurtulmaya zorluyordu. Kendimi öldürmeyi arzuladığımı söyleyemem. Beni hayatın uzaklarına sürükleyen şey basit bir arzudan daha güçlü , daha esaslı ve daha büyük bir şeydi. Bu şey eski yaşama benzeyen , ama onun tam zıddı bir güçtü. Bütün gücümle hayattan kopuyordum.
Tüm deliler gibi, ben hariç herkesin deli olduğunu düşünüyordum.
sena
Bir kitabı okumaya başladı
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy
8.3/10 · 22,8bin okunma
1.048 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.