Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enver Ekici

Enver Ekici
@Senecavari
Ruhumun kırıntıları
Fiziksel egzersizin beyin gelişimine katkısı
Fiziksel egzersiz, genlerinizi değiştirmenin en etkili yollarından biridir. Basitçe açıklamak gerekirse, egzersiz yaptığınız zaman genlerinize de egzersiz yaptırmış olursunuz. Aerobik egzersiz sadece yaşam süresiyle ilgili genleri aktif hale getirmekle kalmayarak beynin “büyüme hormonu” olan BDNF genini de etkiler. Daha açık bir şekilde ifade edecek olursam, aerobik egzersiz yapmak BDNF üretimini artırır, yaşlılarda görülen hafıza çöküşünü önler ve beynin hafıza merkezindeki yeni beyin hücrelerinin üretimini tetikler.
Reklam
Bel çevreniz genişledikçe hastalık ve ölüm riskiniz artar.
“Eğer beyninizi kolesterolden mahrum bırakırsanız nörotransmiterlerin salınımını tetikleyen mekanizmayı da doğrudan etkilemiş olursunuz. Nörotransmiterler verilerin işlenmesini ve hafıza fonksiyonlarını, yani ne kadar zeki olduğunuzu ve hafızanızın ne kadar kuvvetli olduğunu belirler. Kolesterolü ilaç yardımıyla düşürmek, karaciğerdeki kolesterol sentezi mekanizmasına saldırmaktır. Bu ilaçlar beyne de ulaşır ve burada da kolesterol sentezlenmesini azaltarak beyni ihtiyaç duyduğu kolesterolden yoksun bırakır. Çalışmamız, kolesterolle nörotransmiter salgılanmasının doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca hücrelerde olup bitenlerin moleküler mekaniğini tam olarak biliyoruz. Kolesterol, proteinlerin şeklini değiştirerek düşünmeyi ve hatırlamayı desteklemektedir.” Yeonkyun Shin

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sürekli çürütmek zorunda kaldığım en saçma şehir efsanelerinden biri de beynin yakıt olarak glikozu tercih ettiği iddiasıdır. Bu iddianın gerçekle zerre kadar ilgisi yoktur. Yağ, beyin tarafından etkili bir biçimde kullanılabilen bir “süper yakıt”tır. Bu nedenle yağ temelli diyetleri tüm nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde kullanıyoruz.
Gluten Syndrome : A Neurological Disease
Glutenin yarattığı temel sorun, “vücudun nöral ağlarıyla etkileşime girmesidir. Gluten ve nörolojik hasarlar arasında, hastada çölyak belirtisi görülüp görülmemesi fark etmeksizin bir ilişki bulunmaktadır”.
Reklam
Sağlıklı bir şekilde hayatta kalabilmek için yağa ihtiyaç duyan bir tür olduğumuz evrimsel bir gerçek ve bundan kaçış yok. Aşırı miktarda karbonhidrat tüketimi bedenimizde ve beynimizde sessiz meteor fırtınaları koparıyor.
Nörolojik sorunlara doğuştan yatkınlığınız olsa da size genetik kaderinizi kontrol altında tutmayı öğretebilirim. Bunun içinse insanların yıllardır inanmakta ısrar ettiği bazı şehir efsanelerini unutmanız gerekiyor. Bunlardan en önemlileri şunlar: 1— Yağ oranı düşük ve karbonhidrat açısından zengin bir beslenme düzeni doğrudur. 2— Kolesterol kötüdür.
Kefir bağırsakta yaşayan faydalı mikropların sayısını artırır, sindirimi kolaylaştıran enzimler üretir ve birçok vitamini sentezler (K, Niasin, Biyotin, vb.). Kefir midenizi rahatlatır, kabızlığı önler, alerjiyi azaltır, bağışıklık sistemini güçlendirir ve kansere karşı koruyucudur.
Nitekim açık havada çalışarak düzenli olarak güneş ışığına maruz kalan erişkin ve ev dışında oyun oynayan çocuklarda melanom gelişme riski kapalı ortamda çalışan ya da oynayanlardan çok daha düşük. Düzensiz, arada bir fakat yoğun olarak güneş ışığına maruz kalan kişilerde ise (hele derileri de açık renkte ise) tehlike büyük.
Balıkların omega-3 içerikleri de farklıdır. En çok omega-3 içeren balıklar soğuk su ya da derin dip balıklarıdır. Omega-3’ler balıkların soğuğa dayanıklılığını artırırlar. Uskumru, ringa, tuna, somon, sardalye gibi soğuk su (dip) balıkları yağlı olup, omega-3’ten zengindir
Reklam
Früktoz tüm şekerler arasında en hızlı yağa dönüşendir.
Şekerin başlangıç dönemi
Şeker pancarından şeker üretilmesine iki yüzyıl önceki “endüstri devrimi” ile başlandı. Daha önce sadece şeker kamışından elde edilen ve ancak zenginlerin sofrasında olan şeker, böylece gelir düzeyi çok yüksek olmayanların da kolay satın alabileceği bir ürün haline geldi.
Sebep-sonuç zincirinin ilk halkasını bulma uğraşı insanoğlu­nun zihnine nakşedilmiş "Her şeyin bir sebebi vardır" anlayışının bir ürünü aslında. Evrimin bir sonucu olan bu anlayış o kadar yaygın ki eskiler bu mantık hatasına bir isim bile bulmuş: Post hoc ergo propter hoc. • Eğer evreni belirli kurallar çerçevesinde hareket eden bir mekanizma olarak göremezsek yaşayamayız çünkü. İn­sanı kadere ve Yaratıcı Güç' e inanmaya iten de gene bu anlayış.
Caffe sospeso (it.): Başına güzel bir şey gelen kişinin bir yerine iki kahve parası ödeyip sıradaki müşteriye tanımadığı halde kahve ısmarlaması.
187 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.