Yıllardır beklediğim serinin devamı olmasa da okumaya değerdi . Alışık olduğumuzun aksine Bellanın erkek Edwardın kız olarak kitabın baştan derlenmesi başta garip gelse de emek verilip yapılmış ancak beklediğim kesinlikle böyle bir şey değildi . Ayrıca serinin en başından beri Jacobu destekleyen biri olarak Jacobun kız versiyonu Julesin kitapta en fazla 3-4 yerde geçmesi can sıkıcıydı ve açıkçası hayal kırıklığına uğradım .
"Bir söz bitişi gibi son buldu sevişler. Bir yaz güneşi gibi eritir bu terk edişler. Bir an duruşu gibi , ömrün gidişi gibi.
Veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler. "
"Adem'in oğlu, Havva'nın oğlu, Tanrı senin bütün günahlarını bağışladı, kabul et ve bütün lanetlerinden kurtul.."
Büyük bir fırsat gibi görünen bu teklife kırgınlığı dinmeyen Caine cevap verdi: "Tanrının bağışlamasıyla değil, kendi bağışlamamla yaşayacağım. Ben benim. Yaptıklarımı yaptım. Bu asla değişmeyecek".
Ve Tanrının kendisi, Uriel'ın ağzından Caine'e son ve en büyük lanetini verdi.
Uzun zamandır okumak istediğim bir kiyaptı ve az önce bitirdim açıkçası hala etkisindeyim. Kurgusuyla insanı sürükleyen klişelikten çok uzak sıradışı bir kitap. Olaylar çok ani gelişiyor ve özellikle kitabın sonu beklediğimden çok farklı bitti . Kesinlikle okunmaya değer bir kitap.
Dünyanın bütün taşları onun kalbinin duvarını örmek için toplanmış gibi hissederdim çoğu zaman. Buz gibiydi her zaman , her zerresine kadar. Tek bir cümlesiyle beni yıkar , harabelerimle dans ederdi acımadan . Tek bir bakışıyla öldürür , ayağıyla eşelediği küçük çukura gömerdi beni. Rüzgarında savurur , duvardan duvara çarpardı beni. Zaman zaman yanımdayken bile kendinden mahrum bırakırdı beni . Güneşi pek vurmazdı benim kıyıma. Ama...Arada öyle şeyler söylerdi ki bana , damardan yüksek doz verilmiş mutluluk uyuştururdu tüm hücrelerimi.
Kırk farklı hayat yaşasam , kırk farklı mutluluk tatsam o cümlenin verdiği mutluluğu vermeyecekti hiçbir şey . Emindim