İlk gençlik yıllarımdan sonra, biraz daha Marx okudum. Din konulu yazılarında hiçbir küçümseme, dalga geçme, dışlama olmadığını fark ettim; Marx sadece anlar, açıklar ve anlayışla karşılar. ‘Kitlelerin afyonu’ demeden önce , ‘kalpsiz dünyanın kalbi, ezilenlerin iç çekişi’ der din için. Biz ise hep son kısmını hatırlarız: ‘Dini ıstırap, bir ve aynı zamanda, hem gerçek ıstırabın ifadesi hem de gerçek ıstıraba karşı bir protestodur. Din, ezilen yaratığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur. Kitlelerin afyonudur.’ (…)
“Marx'ın afyon benzetmesini dönemine uygun olarak okumak gerekir. İlaçtır afyon, birilerinin birilerini kandırmak, uyutmak, soymak için üretip sattığı bir uyuşturucu, ‘kapitalist bir komplo’ değil. Anlamadıkları, çözemedikleri, karınlarını doyuramadıkları, mutlu olamadıkları bir dünyada insanların çektikleri tüm acılara karşı yarattıkları bir ilaç, yaralarını rahatlatmak için imal ettikleri bir merhem. Evet, ilaçtan ziyade plasebo, şeker kaplı bir leblebi tozu hapı belki, ama doktorlar bilir, plasebolar ilaç içtiğini zanneden hastaları çok zaman iyileştirir. Böylesi bir ilacı ancak hiç acı çekmemiş olanlar; açlıktan, yoksulluktan, çaresizlikten, dünyanın adaletsizliğinden ve anlamsızlığından bihaber olanlar küçük görebilir.”