Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Wérane

Nagihê!
Me ji serçeşmeê heywan qedehek safî vexwar Nagihê lezzet û zewqa me bi sed cildî kitab içtik ab-ı hayat çeşmesinden bir bardak sâfi Yüz cild kitap, aldığımız bu lezzetle zevke gelmez kâfi
Reklam
Şakirt!
Go suxte, murada xwe ji min telbe ke îro Min go ji kerîm telbe û daxwazi çi hacet "Dile benden ne dilersen ey şakirt" dedi bana sevgili Dedim; zaten kerimsin, kerem sahibinden istemeye ne hacet
Allah li min hubba te !
الله لمن حباته چه شکر و نباته ژنوقه دی جوان بم گربهن بکم گلا گش Allah li min hubba te çi şekker û nebat e Ji nû ve dê ciwan bim ger bihn bikim gula geş Allah! Bende sevgin, ne tatlı ne nebattır o! Eğer o parlak ve güzel gülü koklamam takdir edilmişse ikinci kez gençliğime döneceğim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Huwe'l-Ewwel huwe'l-Axir huwe'z-Zahir huwe'l-Batin Huwe'l-Me'būdu we'l-Meşhûdu fi kulli'l-huwiyyati Evvel odur, ahir odur, zahir odur, batın odur Mabud odur, meşhud odur bütün hüviyetimde
Elhak harabat ehliyim
Bi heq rinde xerabat im ji dêrê vê demê hatim Çi hêvî hûn dikin îro ji vî rindê xerabati Elhak harabat ehliyim, yeni çıkıp geldim kiliseden Ne tür umut beklersiniz bugün bu harabat ehlinden
Reklam
Bu zihniyet tinerci tefsirci/merdiven altı tefsirciler üretti.
Meal Okuyun Demekle Hata Ettik İtirafı Türkiye'de 'meâlciler' olarak bilinen zümrenin önde gelen hocalarından biri geçtiğimiz aylarda insanları bu şekilde yönlendirmelerinin hata olduğunu ve bu eğilimin telafisi güç birtakım sorunlara sebebiyet verdiğini açıkça itiraf etti. "Meal okumayla filan bu olmaz! Allah aşkına mealle sakın yetinmeyin! Meal, çok kuru bir okumadır yani. Meål, Kur'ân okumaya sadece bir başlangıçtır; mealle kesinlikle olmaz. Kesinlikle ama kesinlikle olmaz... Mealle sadece okumaya başlanılır o kadar. Otuz senedir meal okuyun diye bağırıp duruyoruz; yanlış mı yaptık diye düşünüyorum zaman zaman. Ya adam alıyor eline meâli cüretkar bir şekilde savurup duruyor ya! Meâlde şöyle okudum diyor, Kur'an'dan ben böyle anlıyorum' diyor, ne kadar cesursun ya! Yani sen Kur'ân'dan malumat sahibi olabilirsin meal okuyarak ama Kur'an adına konuşamazsın. Bu meâlle olmaz arkadaş! Mealle başlıyorsun o kadar ya! Abartma kendini. Meal ile yetinmek kesinlikle kafi değildir; mukayeseli bir şekilde tefsir okuman lazım. Aksi takdirde çok büyük hatalara düşersin!.." İtiraf niteliğindeki bu sözler, bir yandan: "Kur'ân yeter" derken, diğer yandan Kur'ân'ı anlamak için Akademilerde ya da şahıslarının öncüsü bulunduğu vakıf veya derneklerde senelerdir dersler veren, kitaplar yazıp makaleler neşreden kimselerin geldikleri son noktayı yine kendi dilleriyle ifade etmek oldu. Onları eleştiren tarihselci bir profesör de: "tinerci tefsirci tipi/merdiven altı tefsirciler türetti bu zihniyeť şeklinde bir değerlendirmede bulunmaktan kendisini alamadı.
BIHAYÊ XELIFE HARÛNÊ REŞİD (HALİFE HARUN REŞİT'İN DEĞERİ)
BIHAYÊ XELIFE HARÛNÊ REŞİD Rojekê xelife Harûn û Behlül bi hev re diçin hemamê. Xelife ji Behlul re (bi henek), bêje min ez bibînim: "Ger ez xulamê te bûma, te dê bihayê min çiqasî daniya?" Behûl bersiv da, got: "Pênc dînar!" Xelife bi hêrs got: "Ma bihayê vê pêşmala li ber min tenê pênc dînar e, lê bihayê min çiqas e?" Behlûl disa bersiv da û got: "Jixwe min jî bihayê pêşmala te got, eger ne ji wê pêşmala te be, tu qîmetek ji te re tuneye!" Bir gün Halife Harun ve Behlül beraber hamama giderler. Halife Behlül'e şakayla " eğer senin hizmetçin olsaydım değerimi ne kadar biçerdin?" diye sorar. Behlül, beş dinar der. Halife kızgınlıkla üzerimde ki peştemal tek başına 5 dinar eder, benim değerim ne eder? der. Behlül tekrar cevap verir: Zaten ben de peştemalının değerini söyledim, peştemalından olmasa senin hiçbir kıymetin yok...
Hiçbir bilgisi olmayıp, muhalif olma uğruna inkar edenlere... Hasseten ilmi Hadis
Mesela Aristoteles'in Metafizik isimli eserinin, medya kanalı üzerinden felsefe ile ilgilenen kişilerce karikatürize edilerek "Aristoteles böyle bir şey söylemiş olabilir mi hiç?" minvalinde söylemlerle ona ait olmadığının iddia edildiğini ve metnin içinden bazı kısımların bu işlem için kullanıldığını düşünün. Siz Aristoteles üzerine çalışan bir araştırmacı olarak kullanılan bazı metinlerin Antik Yunan dünyası ile oldukça uyumlu olduğunu anlatmaya çalışıyorsunuz. Fakat konuyla ilgili donanım eksikliği olan geniş kitlelere, yanlış bilgiler ve anakronik yorumlar ak-kara düzleminde sunulmaya devam ediliyor. Burada siz hem donanımı olmayan kişilere donanım gerektiren teknik bir meseleyi aktarmak hem de yaygın propagandaya karşı deyim yerindeyse rampaya doğru yürümek zorunda kalıyorsunuz. Hadisler konusu buna benzemektedir.
İnsanlık tarihinde bunun başka bir örneğinden söz etmek mümkün değildir.
Kur'an, öyle bir güvenilirlik seviyesine ulaşmıştır ki onun hakkında "Acaba? Olabilir mi?" gibi bir şüphenin bırakınız dile getirilmesi- düşünülmesi durumunda bile, kendisi dışındaki tüm tarihi metinler zaten çöp olmuş sayılır. Kur'an hakkında şüpheli konuşan biri için Kur'an dışındaki tüm metinler, direkt asılsız kabul edilir.
Yazmanın İngiltere'de bulunması da başka bir merak konusu...
Birmingham Üniversitesi'nden çıkan ve Hz. Muhammed (s.a.v.) ile çağdaş olan yazma, tam 100 yıl okunmaksızın üniversitenin kütüphanesinde beklemiştir. Bir doktora öğrencisi tarafından şans eseri okunmuş ve Kur'an'ın tahrif olmadığına güçlü bir delil olmuştur. Aynı üniversitede bugün 3.500 Arapça yazma incelenmeyi beklemektedir.
Reklam
Herhangi bir kitabın 50 tane ezberleyeni var mıdır?
Türkiye'de şu an resmi kurumdan belge almış 200 bin hafız var. Resmî belge almamış hafızların olmadığını varsayıp 200 bin sayısı üzerinden kabaca akıl yürütecek olsak 1,6 milyarlık İslam coğrafyasında, hafız sayısının diğer coğrafyalarla eşit oranda olduğu varsayılsa dahi dünyada yaklaşık 4 milyon hafız olduğu anlamına gelir. Yeryüzünde, aslına uygunluğu kabul edilen hangi kitabın 10 bin ezberleyeni vardır? Ya da Türkiye'de Kur'an dışında hangi kitabın 50 ezberleyeni bulunmaktadır? Bu konuda Kur'an'ı hangi kitapla kıyaslayacağız?
Hodgson'ın ifade ettiği gibi; "En azından bütün Müslümanlar Kur'an konusunda hemfikirdirler." Bugün ve dün, yeryüzündeki bütün Müslümanların ellerindeki mushaflar aynıdır. Her mezhepten ve meşrepten Müslüman, aynı mushafı öpüp başına koymakta ve Allah'ın kelamı olarak görmektedir. Bu, kendisini tarihî veri kaynağı olarak kabul ettiğimiz ve kendisine itibar ettiğimiz neredeyse hiçbir kitapta var olmayan çok ciddi bir konsensüstür. O hâlde bunları delil kabul ettiğimizde, Kur'an'ı tarihi bir delil kabul etmememiz, tutarsız bir tavır olacaktır.
Diğer kutsal kitaplarda bu ihtilaflar fazlasıyla mevcuttur...
Kur'an'ın tahrif edilmediğinin en güçlü delili, buna dair ihtilafın nakledilmemesidir. Bu öylesine güçlü bir delildir ki sadece ispatlamakla kalmamakta, muhalif iddia ve vehimleri de büsbütün çürütmektedir. Çünkü Kur'an'ın tahrif edildiğini iddia etmeye çalışan birisinin karşısındaki en büyük problem, "Neden ihtilaf olmadı? Neden savaşlar çıkmadı? Muhalif sesler nasıl bastırılabildi? Nasıl ittifak sağlanabildi?.." gibi sorulara cevap verebilmesidir.
Behlüle Dana'nın kıvrak zekası...
Harûnê Reşid, ji bo tayinkirina qadîtiya bajarê Bexdayê bi derdora xwe dişêwire Hemû Behlûl pêşniyar dikin. Xelîfe ji Behlul daxwaz dike wiha beyan dike: "Pêwîst e ku tu di karê hukumetê de bi mere alîkarî bikî û qadîtiya Bexdayê bimeşînî." Behlul, bersiva xelife dide, dibêje: "Ez nikarim vî karî bikim, ji qeweta min der e." Lê, Harûnê Reşîd dibêje: "Hemû ehlê bajêr te dixwaze, bi yeki din ji razî nabin." Behlûl jî dibêje: "Sibhanellah! Melûm bû ku hinekên din rewşa min ji min baştir dizanin." Û berdewam dike, dibêje: "Ger ez rastgo bim, nelayiqbûna xwe ez bi xwe îqrar dikim, dibêjim, ez ne layiq im, lê ku ez bi gotina xwe ya ku dibêjim, ez ne layiq im, derewan bikim, hingê hûn bi çi eqli mirovekî derewkar di meqamê qazitiyê de didin rûniştandin? Harun Reşit , Bağdat kadılığına tayin için çevresindekilerle istişare eder ve hepsi Behlül'ü teklif eder. Halife, Behlül'den rica eder ve şöyle bildirir: "Hükümet işlerinde bize yardımcı olman ve Bağdat kadılığını yürütmen elzemdir." Behlül halifeye cevap verir ve şöyle der; ben bu işi yapamam, kuvvetimin dışındadır. Ancak Harun Reşit " bütün şehir seni istiyor ve başkasından da razı olmuyor." der. Behlül'de şöyle der "Sübhanallah belli ki bazıları benim durumumu benden daha iyi bilir." Ve devam eder der ki: "Eğer doğru sözlü isem layık olmadığımı kendim ikrar ediyorum, diyorum ki ben layık değilim. Eğer ben layık değilim sözüm ile yalan söyluyorsam, o zaman siz hangi akılla yalancı bir adamı kadılık makamına oturtursunuz?
İhya...
İhya-u ulumid-din her şeyden evvel bir itikad, ibadet, ahlak, hål ve irfan kitabıdır. Bununla beraber bu hususlara olan bağlantıları itibariyle fıkıh, örf, âdet, anane ve âdâb-ı muaşeret gibi hususlara da ihtiyaç ölçüsünde bu eserde yer verilmiştir.
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.