Şimdi elleri ne isterler yapabilir ne isterlerse olabilirdi. Kuş bile olabilirlerdi belki! Ah, keşke kul olabilseler, onu da sürükleyerek yükseklerde uçsalar, uzaklara, gidebildiler kadar uzaklara götürseler!
Sevda bir hastalıksa acaba diğer hastalık ve illetlerden daha az dikkate değer ve ehemmiyetsiz midir? Bugün verem için bu kadar çalışıyorlar. Kim bilir belki sonraları da gençliğe bela olan bu manevi hastalık için çalışırlar. İhtimal ki buna özgü uzmanlar doğar. Ne biliyoruz belki bunun mikrobu bile keşfedilir? Bu sözlerime gülüyor musun?
Hoşlandığı meyvelerden biri eline alan o türlü kimse ondan gelecek hazzı, lezzeti ancak onu yemekte bulur. Öbürleri ise onu eline aldığı gibi o meyve eğer çilekse önce onun kokusuna hayran olmakla başlayıp rengine, şekline, o çileği oluşturan maddelerin meydana gelişine, içindeki ince liflere, buzlu gibi duran doğal cilasına bakar bakar da hayranlığı artar. O çileğin tadından başka görünüşünden de zevk alır, güzel kokusundan da haz alır. Bunların yalnız mideleri yararlanmaz o seyirden, o hayranlıktan fikirleri de manevi açıdan yararlanır Buda ruhani beslenmeleridir
İnsan da bir nevi hayvan değil mi? İnsanı hayvandan ayıran, üstün kılan faziletleri ve övgüye değer güzel huylarıdır. O şereften kimi çok pay almış kimisi az!