Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
şeyma
şeyma
@Seyma13
487 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Hayatımda okuduğum en etkileyici çizgi roman olabilir. Hem hikayesi hem de çizimleri muhteşem. Zaten çizgi romanda çok az yazı var. Her şey söze gerek kalmadan aktarılmış, duygu dolu bir çizgi roman ki beni yer yer çok üzdü, duygulanmadım desem yalan olur.
Hikayeye gelirsek, yapayalnız bir adam anlatılıyor burada. Çirkin olduğu için bir deniz fenerinde hayatını sürdüren, hiç insan içine çıkmamış yetişkin bir adamın hikayesi. Yanında oltası, balığı ve sözlüğü var ona bir eşlik eden. Okuyun, pişman olmayacaksınız.
Kitap benim için hayalkırıklığı oldu diyebilirim. Hikayeyi çok beğenemedim, konu harcanmış sanki. Gerek hikaye gerekse çizimler çok basitti bence. Ben maalesef etkilenmedim.
Çok daha iyi öyküye ve çizime sahip çizgi romanlar var.
Hayat Dediğin Nedir Charlie Brown?, Charlie Brown serisinden okuduğum ilk kitap. Aslında kitap oldukça kısa bir süre içinde okunabilir, ama üzerinde düşünülmesi gereken pek çok söz barındırıyor. Okurken hayatınızla, kendinizle ilgili bir sürü şey bulabilirsiniz. Schulz, belki de en bilge çizgi roman karakterlerini yaratmış. Kitap, tekrar tekrar okunabilecek bir başucu eseri.
Okur Takip Önerileri
Avare Tanrı, belki de okuduğum çizgi romanlar arasında çizimlerini en çok beğendiğim eser olabilir. Neredeyse her sayfada fotoğrafını çektiğim, güzelliğinden mest olduğum bir çizim gördüm.
Buna rağmen ben hikayeyi çok sevemedim. Yunan mitolojisine ilgim olmasına rağmen hikaye beni çok içine çekemedi, bence bu çizimlere kıyasla da hikaye basit kalmış.
Eseri, okumak isteyenlerin biraz Yunan mitolojisi hakkında bilgisi olması, olayları anlamak için daha iyi olabilir bence.
Hititler benim Anadolu'da kurulan en sevdiğim uygarlık olduğu için -ve evet, Ankara'da yaşamam buna büyük etken- onlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istedim. Kitap 5 bölümden oluşmakta ve Hititler'e başlangıç olarak düşünülebilinir. Kitapta, dil, kültür, tarih, edebiyat, toplumsal ve sosyal yapılar ve ekonomi gibi çok çeşitli konulara kısa ve öz olarak yer verilmiş.
Bununla birlikte, kitabın ilk sayfaları çok sıkıcı. Ve ilk sayfalarda bariz -bence- bir Alman övgüsü mevcut. Hititlerin, günümüz Türk coğrafyasında bulunduğu ve bu uygarlik hakkında Türk arkeologlar tarafından önemli çalışmalar yapılsa da kitapta bunlara değinilmemiş ne hikmetse. Bir de yazar, bulunan Hitit çivi yazılarının başka ülkelerde, buna Almanya da dahil, ne işi olduğunu söylememiş. Biz söyleyelim çaldılar!!! Ve hala arsız gibi, Bergema ve diğerlerinde olduğu gibi geri bize de vermiyorlar.
Chimamanda Ngozi Adichie adını ilk kez Beyoncé'nin Flawless şarkısında duymuştum. Kendisinin deyimiyle "feminist, a person who believes in the social, political and economic equality of the sexes." sözünden etkilendim ve biraz araştırma sonucu böyle bir kitabının olduğunu gördüm, uzun süredir alıp okumayı istediğim bir kitaptı.
Kitap, 15 öneriden ve yazarın Tedx konuşmasının biraz değiştirilmiş halinden oluşuyor. Okuması oldukça kolay ve anlaşılır bir dili var, hatta basit denilebilecek düzeyde bir dilden bahsedebiliriz. Hani bir 'manifesto'dan bekleyebileceğiniz o felsefi derinlik yok. Bununla birlikte, yazara pek çok konuda hak verdim, önerileri, özellikle de açıklamaları oldukça yerinde. Adichie'ye katılıp katılmamak, feminist olup olmamak kararı size kalmış tabii. Ama ben evet diyebilirim ki, feministim; feminen bir feminist :)
İttihatçılık Doğuş, Süleyman Tekir'in okuduğum ilk eseri.
Kitap: Ahmed Rıza, Dr. Nazım, Dr. Bahaeddin Şakir, Talat, Enver, Cemal, Mustafa Kemal ve Ömer Naci olmak üzere 8 önemli İttihatçının 1908 yılına kadar olan faaliyetlerinden bahsediyor.
Kitabı özellikle de bu kişilerin İttihatçı özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerin seveceğini düşünüyorum. Oldukça akıcı bir şekilde olaylar anlatılmış, sıkılmadan okunabilecek bir kitap. Her ne kadar yer yer tekrara düşülse de ben şahsen çok şey öğrendim. Yazar umarım bu İttihatçıların 1908 yılından sonraki faaliyetleri üzerine de ikinci bir kitap yazar.
Yerdeniz Büyücüsü, benim Ursula K. Le Guin'in okuduğum ilk kitap.
Kitaptan sanırım beklentimi çok yüksek tuttum. Çünkü kitap beklentimi pek de karşılamadı. Her şey çok oldu bittiye geliyor kitapta. Kitabı okurken de öyle aham şaham bir merak da belirmedi ki kitap bitince de aynı duyguyu yaşadım. İlk kitap olduğu için mi böyleydi ya da ben artık bu tip kitapları mi okumaktan haz almıyorum bilemiyorum ama şimdilik serinin diğer kitaplarına şans vermeyi düşünmüyorum.
2023'ün okuduğum son kitabı Kaybolan Bağlar oldu. Johann Hari'nin okuduğum ikinci kitabı ki bu kitabı, Çalınan Dikkat'i okuduktan sonra alıp okumaya karar verdim.
Öncelikle yazarın bir psikolog, psikiyatrist ya da psikolojiyle ilgili eğitim almış biri olmadığını belirteyim. Ben halen lisans eğitimi almış insanların kitap yazmaları gerektiğini düşünenlerdenim öyle her "ilgisi" olan kişinin değil :)
Bununla birlikte, Hari'nin yazdıkları takdire şayan, özellikle de antidepresanlar hakkında. Ben de antidepresanlar deneyimi olmuş biri olarak yazdıklarına tamamen katılıyorum. Serotonimin düşük olduğunu hemen nasıl anladın? Ölçtün mü? Depresyon da kaygı da bu kadar basite indirgenecek rahatsızlıklar değiller maalesef. Keşke bir ilaç içsek ve bunlardan kurtulsak. Ama olmuyor... Umarım kitap ben de dahil okuyan herkes için yeni bir başlangıç olur, zor da olsa. Çünkü yazarın da dediği gibi mesele serotonin değil toplum.
İyi okumalar. Unutmayın yalnız değilsiniz.
İslam Âlimlerinin Gözüyle Zamanın Kıymeti, zamanın önemini ve ne kadar değerli olduğunu çeşitli İslam alimlerinin hayatlarından ve sözlerinden örnekler vererek anlatan bir eser.
Kitapta dikkatimi çeken ve beni yer yer şok eden bazı noktalar oldu. Eski İslam alimlerinin çalışkanlığı bunlardan biri. Günde 20 dakika uyuyan alimden, çiğnem farkı olduğu için ekmek yerine suyla yumuşatarak kek dilimi yiyen alime kadar pek çok uç örnek mevcut. Günümüzde geçim sıkıntısı için çalışmak zorunda kalan insanlarla, o dönem insanlarını karşılaştırmamak gerek. Ayrıca kitabın bazı yerlerinde satranç oynamak boş bir uğraş olarak yazılmış ki buna kesinlikle katılmıyorum.
Bunlara ek olarak, kitapta yer yer çok tekrara düşülmüş. Bir ara sadece İslam alimleri ve onların eserlerinden bahsediliyor ki okurken çok sıkıldığımı belirteyim.
Bununla birlikte, kitap, zamanın önemini ve kıymetini daha iyi anlamam konusunda oldukça etkili oldu.
Herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
İmam-ı Gazâli'nin okuduğum ilk kitabı Gençlere Tavsiyeler. Kitap oldukça kısa ve akıcı. Lakin içinde pek çok öğüt bulunmakta. Bazı konularda beni de etkilediğini belirteyim. Özellikle de seher vakitlerinde kılınan namazlar ve yapılan ibadetler konusunda... Bununla birlikte, kitapta aklıma yatmayan ve bana uymayan yerler de mevcut.
Herkese iyi okumalar dilerim.
Zengin Baba Yoksul Baba, adını pekçok kez duyduğum lakin okumaya bir türlü fırsatımın olmadığı bir kitaptı. Ekonomi-finans alanında okuduğum ilk kitap ayrıca ki ben ikisinden de hiç anlamıyorum maalesef. Kitap benim gibi bu konularda hiç bilgisi olmayanlar için iyi bir başlangıç olabilir. Tabii kitap uzun zaman önce yazılmış, o nedenle bitcoin vb. bahsedilmiyor. Ama aktif-pasif varlıklar hakkinda bilgi edinmek, bir bakış açısı edinmek için önemli.
Para kazanıyoruz ama parayı nasıl harcamamız gerektiğini bilmiyoruz. Kitabı okurken keşke okullarda finansal okuryazarlık eğitimi verilse dedim. Herkese iyi okumalar.
Zürafa Boynun Neden Uzun? ,içinde 4 ana bölüm ve 15 farklı bölümün anlatıldığı oldukça bilgilendirici ve eğitici bir kitap. Hayvanlara ilginiz varsa bu kitabı okurken daha da zevk alacağınıza eminim. Ben şahsen özellikle de bal porsukları, filler, kuşlar hakkında ilginç bilgiler öğrendim. Yazar ayrıca, kolay anlaşılabilir bir dil kullanmış. Şimdiden herkese keyifli okumalar dilerim.
Okuduğum ikinci şiir kitabı. İlk okuduğum şiir kitabı Arif Nihat Asya'nın idi. Genel olarak şiiri kendime hiçbir zaman yakın bulmadım, şiir okumak da hiç adetim değildir. Lakin bu sıralar şiir okumayı ayrı bir sevmeye başladım. Orhan Veli'nin bu kitabında da çok beğendiğim şiirleri oldu: Yaşamak, Bedava, Sizin İçin, İstanbul'u Dinliyorum, Değil gibi. Ama kitabın bütününü, bütün şiirlerini düşündüğümde, Orhan Veli'nin bana çok hitap etmediğine karar verdim. Sanırım ben hala uyak düzenine önem veriyorum.
Kadın ve Kedisi, kedi sahibi olduğum için okumak istediğim bir mangaydı. Kitap için, depresif özelliklere sahip, hayata geç atıldığını düşünen, telefonla konuşmaktan dahi çekinen, insan ilişkileri kötü olan bir kadının hikayesini kedisinin gözünden anlatıyor diyebiliriz. Lakin kitabın sonunu ve akışını pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Bir sonucu yok, ucu açık, acaba değişti mi, gelişti mi diye sorarsanız net bir cevap alamıyorsunuz kadın hakkında. Bu durum benim için biraz hayalkırıklığı oldu. Daha iyi çizimlere sahip mangalar okumuştum, o nedenle çizimlerini de pek beğenemedim.
