Yazar Selahattin Demirtaş ve kitapları için klişe haline gelen bir cümle var: "Siyasi düşünlerinizi, ideolojilerinizi bir kenara bırakarak okuyun." Dediğim gibi klişe ama bu cümleyi kuramadan da başlayamayacağım sanırım. Zira okunmalı, mutlaka okunmalı.
Demirtaş'ın okuduğum ikinci kitabı. Yakın zaman önce Seher' i okumuş ve çok beğenmiştim. Yazarın üç kitabı var ama ben nedense en çok Seher'i merak ediyor onu okumak istiyordum. Son anda kitapçının önerisi üzerine Leylan' ı da aldım ve iyi ki almışım.
Leylan Diyarbakır kuçelerinde başlayıp Zürih'te son bulan roman içinde bir roman. Sıcacık ve samimi dili, akıcılığı ile kendini okutan, bana göre duyguları okuyucuya çok güzel bir şekilde geçiren, heyacanı hep diri tutan, bazen çok hüzünlendiren bazen gülümseten, bazen kahkaha attıran bir kitap. Bana göre henüz yazarlığının çok başında olan biri için oldukça usta bir kalem ki kitap boyunca 'Yok ya olamaz, mutlaka çok büyük bir destek almıştır, belki de bir kısmı başkası tarafından yazılmıştır' diye düşündüm. :)
Peki ya kitabın başındaki "Başak'a ve onun buğdaylarına... Delal'e, Dılda'ya..." notuna ne demeli? :) Yüreğimi bıraktım:)
Ayrıca Demirtaş'ın kalemini çok sevdiğim başka bir yazar olan Zülfü Livaneli'nin kalemine çok yakın buldum, zaman zaman O' nun kitaplarından birini okuyormuş gibi hissettim.
Ve son olarak iyi ki yazmış Demirtaş ve mutlaka yazmaya devam etmeli...
Herşeye rağmen, bütün fikir ayrılıklarına rağmen iyi ki kitaplar var, iyi ki... :)