Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
nikiyy
nikiyy
@Smilebooks
lisans
dolunay
191 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kitabın bu paragrafı kitabı adeta özetlemiş.
"Kim bizim dil âfetlerinden söylediklerimizin tamamını düşünürse anlar ki, kişi dilini serbest bıraktığı taktirde hatadan selim kalmaz ve bunu kavradığı anda Hz. Peygamber (s.a.v)'in "Susan, kurtulmuştur." hadis-i şerifinin sırrınj anlamış olur. Çünkü şu âfetlerin hepsi, tehlike ve felaketlerdir ve hepsi de konuşanın yolunda beklemektedirler. Konuşan susarsa, selamet bulur,konuşursa,nefsini tehlikeye atmış olur, ancak fasih bir dil, geniş bir ilim, koruyucu bir takvave daimi bir murakabe kendisine refakat ederse ve kendisi de mümkün olduğu kadar konuşmayı azaltırsa selamette kalması umulur. Kişi bütün bunlarla beraber yine de tehlikeden tamamen kurtulmuş sayılmaz. Eğer konuşmayı beceremeyen kimselerden isen bunu ganimet ve fırsat sayarak sükût edip selamete kavuşanlardan olmaya çalış. Çünkü selamet, bu ganimetlerden birisidir. "
Tarık Tufan'la Anna şiiriyle tanıştım. Tanıştığımdan beri dilimde söylediğim şarkıydı adeta bu şiir.. Kendimle baş başa kaldığım bir dönemdi ve yalnızlığımın dili, duygularımın tercümanıydı.. Ve dedim ki; "inşallah bir gün sevmeye besmeleyle başlayan bir adama denk gelirim."
Bu kitabı bu şiir için aldım ve Anna harici nesirlerini de çok beğendim. En önemlisi yaşanmışlıkları, hayatı hikayeleştirmiş Tarık Tufan. Her bir öyküde içinizi titretecek bir cümle mutlaka bulacaksınız..
Bu kitabı bence herkes ama herkes okumalı. Bekarlar, evliler, evlat yetiştirenler, aile hayatını güzelleştirmek isteyenler, eksikliğini tamamlamak isteyenler hemen herkesin hem evinde bulundurması gereken ve okuması gereken bir kitap. Bu kitapla ilgili alıntı paylaşmadım çünkü her cümlenin altını çizdim neredeyse. Tek kelimeyle bayıldım...
Okur Takip Önerileri
Finley'in ilk okuduğum kitabı 'Vazgeçebilmek' adlı kitabıydı. "Vazgeçmeyin, vazgeçmeniz gerekmez sadece geride bırakın." sözü beni çok derinden etkilemişti. Bu okuduğum ikinci kitabı 'Sevebilmek' ise sevmenin gerekliliklerini, bi insanı olduğu gibi sevmenin inceliklerini, ilişkide partnerinizi değiştirmeden sevdiğinizde değişimin geleceğini çok akıcı ve yer yer ağır olmakla birlikte muhteşem bir şekilde anlatmış. Koşulsuz sevmek gerek her ne olursa olsun çıkarsız, şartsız sevmek böyle sevginin önünde hiçbir engel barınamaz. Şair diyor ya "İyilik eden mükafat beklediği an tefecidir." sözü de bunu destekliyor. Her kim olursa olsun karşılık beklemeden yapılan iyilik her zaman yerini buluyor. Yeterki iç huzur dengemizi sağlıklı oluşturalım. Bu kitapta en çok etkilendiğim cümleyle bitirmek istiyorum. Finley ; "Eğer 'gerçek aşkı' istiyorsak, sadece aşina olduklarımızı veya bize çekici gelenleri değil, birisini sevmekle gelen bütün hediyeleri kabul etmeliyiz. "
Vazgeçebilmek kitabının öğretisi,
'geride bırakmak' ;
Sevebilmek kitabının öğretisi ise,
'tüm hediyeleri kabul etmek' oldu.
Uzun zamandır bekliyordum Ziya Bey'in kitabını. Gündelik yaşama dair sözlerinde kendimi bulduğum, hayatta insanlara karşı nasıl tavır, tutum, davranışta bulunmam gerektiğini ve karşımdaki kişilerinde davranışlarından ne anlamam gerektiğini öğretmiştir çoğu zaman. Duygusal yoksunluk yaşadığım dönemlerde o anımı karşılayacak beni düştüğüm boşluktan çıkartacak sözlerle diplerden yukarılara çekmiştir. Bu açıdan deneyimleri ve katkıları benim için pahabiçilemez derede kıymetli.
Kitaba gelecek olursakta; kişinin bebekliğinden başlayarak yetişkin olma sürecide dahil olmakla birlikte bir çok konuya değinmiş. Bir bebeğin anneye(bakımını üstlenen kişiye) bağlanmasını, ebeveyn çocuk ilişkisini, çocukların ilk aşkına, kıskançlığına,ilişkileri çıkmaza sokan yıkıcı davranışlara ve yanlış bildiğimiz empatiye açıklık getirmiş. Bazı kitaplar hakkında pek konuşamazsınız psikoloji kitaplarıda benim için öyledir. Çünkü her sayfasında kendinizi bulursunuz öğrendikçe güçlenirsiniz güçlendikçe bakışınız tarzınız, tavrınız değişir. Benim içinde böyledir psikolojiye dair kitaplar. O yüzden kendini ve insanları anlamak için okumalı. İyi bir birey olmak için okumalı. Ahlaklı farkındalığı yüksek evlatlar yetiştirmek için okumalı..
Öğretici, eğitici, akıcı ve keyifli bir kitaptı..
Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitabı bitirene kadar acı çektim. Kafka'nın çektiği acıdan değil elbette. Kitabı bitirmek için verdiğim mücadelenin acısıydı bu. Çok gündemde olan bir kitap ve duygusal ağırlıklı olabileceğini düşündüğüm için okumak istedim fakat ne duygusal yanımı besledi ne de öğretici bir tarafı vardı. Milena'nın yazdığı mektupların olmayışı kitapta kopukluk oluşturmuş. Bir yerden sonra sıkıcı bir hal almaya başladı. Bitirene kadar akla karayı seçtim.
Sonuç olarak; kitap beklentimi karşılamadı. Ticari amaçlar gözetilerek piyasaya sürülmüş mektup silsilesinden başka bir şey değil. Sandığınız gibi büyük bir aşk da göremedim.
Şunu da eklemeliyim ki ;
Kafka sevilmeyecek adam mıydı?
- Bence evet :)
Peki Milena sevilecek kadın mıydı?
- Tabii ki de hayır :)
Ayrıca benim gibi Milena'nın yazdığı mektupları merak edecekseniz okumayın derim..
Pablo neruda eşine olan eşsiz bağlılığının resmini çizmiş bu kitapta. Mathilde Urrutia'ya olan aşkını her satırda yaşamış ve dizelerine aktarmış. Devasa aşk ve delicesine bir tutkuymuş Pablo Neruda'nın aşkı. Bu aşk zaman zaman ayrılıklara da konu olmuş. Bir dizesinde 'Gelecek misin, yoksa ölüm yalnız mı bulacak beni?' derken çaresizliğini, ayrılığından duyduğu ıstırabı aktarmış bize.
Güzel, keyifli aşk betimlemeleriyle dolu bir kitaptı. Tek tavsiyem çeviriyi beğenmedim. Alternatif çeviriler değerlendirilebilir.
Turgut Özben ve Olric ikilisine hayran kaldım. Kitabın her cümlesinde kendimi buldum. Yazar yanlızlığın doruklarını yaşamış ve aynı zamanda yalnız olmadığını yaşatmış bizlere. Karmaşasında anlamadığım kısımlar adeta zihnimdeki o karmaşayı yansıtıyordu. Belki de bu kitabı okumamdaki tek amaç sonunda ki 'Tutunamayanlara' yazısına ulaşma çabasıdır. Kim bilir? Kendimi bir yerlerinde bulup bir yerlerinde kaybettikten sonra sanki bana ithaf edilmiş hissi içindir. Belirli bir kişiye değil 'tutunamayanlara' yani 'bize.'
