Sen nesin?
Şüphesiz; sen, sen değilsin.
Sen osun.
Ama sen, sen olaraktan değil.
O, bir giriş şekli ile sana dahil değildir. Ama, bir çıkış şekli ile de,
senden hariç değildir.
Keza; sen de onun haricinde değilsin.
Bu anlattığım mana ile, senin mevcud olduğunu kasdetmiyorum.
Keza sıfatını da.
Şunu anlatmak istiyorum:
Sen hiç bir zaman var olmadın.
Olman da mümkün değil.
Her şeyi bir yana at.
Hiç bir şeyle olma.
Hatta sen, sen olma.
Hele nefsinle hiç olma.
Onunla, yani: hakla da olma.
Hatta, onda da olma.
Onunla birlikte de olma.
Fakat, şunu da unutma ki,
Sen, ne bir fanisin; ne de bir
mevcud.
Sen osun; o da sen.
İnsanlık da kendi küllerinin üzerinden yeniden doğabilmek için kendini yakmadıkça, birer Simurg olmayı göze almadıkça; bataklığında, tüneğinde ve kafesinde yaşamaktan kurtulamayacaktır.
"Özgür oldukları söylenerek işçiler bir kenara atılmıştı, evet, onlara açlıktan ölme özgürlüğü tanınmıştı, onlar da bu özgürlüğü doyasıya yaşıyorlardı."
"... beni İstanbul'da iken tutuklamadıklarına göre, belki de Karadeniz'de batırılacağımı güvenilir bir yerden işitmiş, (...) Ben, İstanbul'da kalıp tutuklanmaktansa, batıp boğulmayı tercih ettim ve hareket ettim."