Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Suna

Gitme isteği
Yani, Cemil Meriç’in deyimiyle, kaderin hatalarını düzeltmek için gideriz.
Reklam
En çok özlediğim şey; nezaket
"İçtenlik ile nezaket birleşmedikçe zarafet, yetenek ile çaba birleşmedikçe marifet meydana gelmez."
You don't use another person's heart for fun!
If you are not ready for marriage you are not ready for dating. That's all. Otherwise dating for what? For fun? If you want have fun Get a hobby! If you want have fun Hike badger mountain! If you want have fun Get swimming lessons! If you want have fun Get a job! If you want have fun Get a dog! You don't use another person's heart for fun!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazen neşeyle söylenen şarkıların ardındadır en büyük dramlar
Sen gittin gideli İçimde öyle bir sızı var ki Yalnız sen anlarsın Sen şimdi uzakta Cennette meleklerle Bizi düşler ağlarsın Bugün bayram Erken kalkın çocuklar Giyelim en güzel giysileri Elimizde taze kır çiçekleri Üzmeyelim bugün annemizi youtube.com/shorts/QeWU_NO5...
Biyografi severlerrrr!
En çok etkilendiğiniz biyografi kitabı hangisi?
Reklam
"Yaşamı boyunca herkes "birini" bulur ama "birbirini" bulmak, çok az insana nasip olur."
"Sessizliğini duymayan birine sevdanı verme. Göynün incinir, uykuların ziyan olur." Neşet Ertaş
"Life, looks for life."
İnsan
"Bazen sahip olduğun şeylerin gitmesine izin vermelisin." "İlkbahar, yaz, sonbahar, kış"
"Her insandaki yansımamız farklıdır. Nasıl yansıyacağımız, biraz da koşullara ve aynanın kim olduğuna bağlıdır. "
Reklam
Ölüm: Bir varmış bir yokmuş...
Ölümün olduğu yerde her şey o kadar önemsiz ki; anlatamıyor bile insan. Çok sevdiğim eski bir arkadaşımın kanser olduğunu iki hafta önce öğrendim. Bugün de ölüm haberini aldım. Sanki benim de çocukluğum, gençliğim elimden alınmış gibi hissediyorum...Keşke daha çok anı biriktirebilseydik. Ölüm gibi zamanı belli olmayan bir gerçeğin olduğu bu dünyada insanların hala birbirini üzmesi, anlamaması, önemsememesi, egosu, sürekli haz peşinde koşması... ne kadar da anlamsız.
Yüksek ve hızlı teknolojiyi duygularımıza da adapte etmeye kalktık sanki?
"Durmak. Bu kelimeyi önemsediğim bir zamandan geçiyorum. Bir insanda durmak. Bir duyguda durmak. Geçiştirmeden. Hırpalamadan. Bastırmadan. Yadsımadan. Sadece durmak. Unutamıyorsan, unutmama duygusunda durmak. Acıysa, acının etrafında durmak, gezinmek... Kaçmamak. Kendi duygularının arkasında durmak. Sevdiğinin yanında durmak. Yanında yoksa, yokluğunda durmak... Bir süre ya da ne kadar sürerse sürsün. Hız çağı ya da tüketim kültürünün insan ilişkilerine olan vahşi saldırısı, artık adını nasıl söylersek söyleyelim, "duramıyoruz." Özellikle ikili ilişkilerdeki hareketlilik, bizden duygularımıza dair beklenen hızlı geçişler (hızlıca sev, unut, vazgeç, ayrıl, barış) ne duygularımızı duymamıza ne de bir insanda kalmamıza izin veriyor. İnsanları nesneleştirip harcarken, kendimizi de bu hız çağında "daha iyisini" bulma arayışında, "yeterince iyi" olanı istemeyip aşırı bir açgözlülükle heba ediyoruz. Duygularımız bağırıyorlar ama duymuyoruz; bu yüzden duygularımızı duymaya terapi odalarına gidiyoruz. Kendimizi duymak için. Kendimizle durmak için... Benim kendime yeni sözüm var: o da durmak. Birini seviyorsam, sevme duygusunda durmak. "Başkasını bul," "başkasını sev" ne kadar çok önerilirse önerilsin, aşkın içindeki acı çekme duygusu ne kadar "yok sayılmaya" çalışılırsa çalışılsın, artık "başkasını" sevmeye değil de, birinde "durmaya", birini severken durabilmeye daha çok ihtiyacım var." 'Arda Erel'
Çikolatalı masallar
Arkadaşım ikiz bebek bekliyor. Doğmadan kitaplarla tanışsınlar istedim. Anne ve babasının sesinden masal dinlesinler. Ama hediyeyi vermeden benim de okuyasım geldi.:)
67 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.