"Ah, ne delilikler yaptım bir bilsen! Elinin değdiği kapı tokmağını öptüm, dairene girmeden önce fırlatıp attığın izmaritini çaldım ve onu, dudakların değdiği için kutsal bir nesne saydım... "
"Ama aşk, bir cenin gibi bedenin karanlıklarında acıyla dönüp durmaktan kurtulduğu, nefes ve dudak aracılığıyla kendini zikir ve itiraf edebildiği zaman gerçek aşktı. "
Yataklarımızda ölmek de iyidir
Temiz bir yastıkta
Ve arkadaşlarımızın arasında.
Bir kez olsun
ellerimiz göğsümüze kapanmış,
Boş ve solgun,
Çiziksiz, zincirsiz, bantsız
ve belgesiz ölmek iyidir.
Temiz bir ölümle ölmek iyidir,
gömleğimizde deliksiz
Ve kaburgalarımızda delilsiz.
Yanağımızın altında kaldırım taşı değil, beyaz bir yastıkla,
Ellerimiz sevdiklerimizin elleri arasında,
Çaresiz doktorlar ve hemşireler etrafımızda,
Arkamızda zarif bir vedadan başka hiçbir şey bırakmadan,
Tarihe aldırmadan,
Dünyayı öylece bırakarak,
Bir gün bir başkası onu değiştirir diye umarak
Ölmek iyidir.
"Dışkı deve'ye, ayak izleri yürüyüşe delâlet eder de burçlarla süslenmiş gökyüzü ve etraflı yeryüzü, Lâtif ve Habir olan Allah'a delâlet etmez mi?"
Şafii İlmihali - 14
Hadîsin rivayetlerinde vardır ki: Cenab-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin!" Azab vermiş, Cehennem'e atmış, yine sormuş. Yine demiş: "Ene ene, ente ente." Hangi nevi azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş, yani aç bırakmış. Yine sormuş: "Men ene vema ente?" Nefis demiş:
اَنْتَ رَبِّى الرَّح۪يمُ وَاَنَا عَبْدُكَ الْعَاجِزُ
Yani: "Sen benim Rabb-i Rahîm'imsin, ben senin âciz bir abdinim."
Ramazan - 19