Bir hiç olmaktan nefret ederdi, bense evlat edinilmiş ya da edinilmemiş bütün çocuklar gibi, onun yaşayamadığı hayatın hiç olmazsa bir kısmını yaşamak zorundaydım. Ebeveynlerimiz için yaparız bunu - işin aslı, başka seçeneğimiz de yoktur.
Doğal olarak bundan böyle her şeyin dış görünüşüne karşı sonsuz bir güvensizlik içinde olacaktı. Bir şeye inanması için önce onun iç yüzünü, gerçeğini öğrenmesi gerekecekti.
Kaderini başkasının ellerine bırakmak, varoluşunun sorumluluğunu devretmek demekti bu. Telafisi de kendi içindeydi bu bedelin çünkü başkasına dayanmak, tek başına durmaktan her zaman daha kolaydır.