"Yıllar yığıldıkça geride bir yığın süprüntü bıraktığımızı, zamanın hızlı sarılan bir film gibi üstümüzden geçip bizi harabeye çevirdiğini, ruhumuzun mum gibi eridiğini hissediyordum."
"Onların büyük sırları yoktu, artık daha fazla yara almamak için arkada bıraktıkları izleri silmeye, hayatın içinde bir yerlerde saklanmaya çalışıyorlardı."
"Bilmediği şeyleri öğrenemeyecek, öğrenmek de istemeyecek ve bu sırlar kutusu aralarında bir dağ gölgesi gibi kalacaktı. Dağ gölgesiyle savaşılmazdı, aptalca olurdu."