Kur'an; insanlardaki gaflet, cehalet perdesini yırtar. Akıl ve ruhu harekete geçirir. Kulaklardaki ağırlıkları atar, gözlerin önündeki perdeleri kaldırır. Her insan kabiliyeti ve gayreti ölçüsünde Allah'ı tanıtır ve imanının artmasını sağlar. Bu gerçeği Allah c.c. kitabında şöyle ifade eder:
"İnananlar ancak o kimselerdir ki, her ne zaman Allah gündeme gelse kalpleri ürperir; kendilerine her ne zaman O'nun ayetleri okunsa imanları artıp güçlenir ve Rablerine güvenirler." (Enfal 2)
Her anne ilk önce şunu bilmelidir;
Ne kadar ibadet ederse etsin, islamı ne kadar yaşamaya gayret ederse etsin; Emperyalist sistemi tanımıyorsa, Siyonist sistemi tanımıyorsa, dışarıya çıkığında bu siyonistin igvaları ile karşı karşıya kalacaktır. Bu yüzden Müslüman bir anne bu küresel sistemi tanımak zorundadır.
Nedir bu küresel sistem?
Bu Siyonistler Avrupa Birliğini kurmuş, BM, NATO, Dünya tarım örgütü, DSÖ, Dolar Euro sistemi, Sosyal Medyayı kurmuşlardır. Bunların tamamına hakimlerdir. Karşımızdaki yapı AB ile dünya siyasetini yönetiyor. DSÖ ile sağlığımla yötetiyor. Damarında hangi ilacın dolaşacağına onlar karar veriyor. Dünya tarım ve gıda örgütünü kurmuşlar. İklim krizi > gıda krizi > su krizi gelecek diyorlar. Tohumlar onların elinde. Şimdi de diyorlar ki > yapay et! Hollywood film sistemini kurmuşlar. Bu şirketler aracılığı ile ekranlarda ahlaksız dizilerle karşılaştık. Her akşam boşanmayı, aldatmayı, her türlü sapkınlığı bizim ekranlarımıza gönderiyorlar.
Bütün cephelerde Müslümanlar olarak ciddi bir bozgun yaşadık. Evlerimizin sınırlarına kadar geldi. Kanımızın ruhumuzun son damlasına kadar direnmemiz gereken son cephe bizim evlerimizdir. Bu cepheyi terk edersek başka cephe yok. İşte bu yüzden son okçular tepesi evimiz ailemiz…
İslâm kendi ümmetini ve medeniyetini belli esaslar üzerine kurmuştur. İnançta tevhidi; toplumda uhuvvet ve vahdeti yani kardeşliği ve birliği esas almıştır. Dolayısıyla İslâm ümmeti, sınırları İslâm imanıyla çizilmiş kardeşler topluluğudur.
Bu bünyeye imandan başka hiçbir şey, mesela ne ırk, ne renk ne de coğrafya sınır çizemez. İslâm kardeşliğinin yegâne belirleyici ön şartı " La ilahe illallah Muhammedur'r-resulullah" demektir. Bu kelime-i tevhîd'i söyleyen herkes Müslümandır ve öteki Müslümanların din kardeşidir. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bu gerçek, "Ancak mü'minler kardeştir." (49/10) diye pek açık biçimde belirlenmiş ve ilan edilmiştir.
Sevgili Peygamberimiz de "Müslüman müslümanın kardeşidir." buyurmuş, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi devirde yaşamış bulunursa bulunsun, bütün Müslümanların birbirlerinin din kardeşi olduklarını tüm dünyaya duyulmuştur. Hatta bizzat kendisi Medine'yi teşrif ettiklerinde, Mekke'den gelen Muhacirlerden her birini Medineli Müslümanlardan biri ile kardeş ilân etmiş, böylece ilk İslâm toplumunu, kardeşlik esas ve uygulamasıyla başlamıştır.
Modern dünyanın "toplum dayanışması" dediği ve aradığı oluşumu, Hz. Peygamber, kıyamete kadar yaşayacak olan ümmetine örnek olmak üzere muâhât (kardeşlik) uygulamasıyla, daha ilk İslâm toplumunda gerçekleşmiştir. Bu sebeple Müslümanlar, kardeşliği Kitap ve Sünnet ile ilan edilmiş ve Medine İslam toplumuyla o kardeşliği yaşamaya başlamış bir ümmetir.
2014/2015 yıllarında Amsterdam'da bir eğitim seminerinde Abdülaziz hocamızla tanışma fırsatımız oldu.
Aldığı ilmi ve akedemik eğitimle, yaşadığı, şahit olduğu ibretlik hayat hikayeleriyle, dert edindiği dertleriyle, örnek alınası biridir Elhamdülillah.
Diğer kitaplarını merakla okuduğum gibi bu kitabını da çıktığı günden itibaren merakla beklemiştim, zira @psikohekim hocamın kitabı bize hediye göndermesiyle merakımı gidermiş oldum.. 57 ayrı başlık altında mesleğinde yaşadığı anılarını, şahsi fikirlerini, nasihatlerini ve özellikle dert ettiği bütün dertlerini kaleme almış; olur ki birileri bu istekleri, dertleri görür de, bu dertlerin pusulası olur.. Okuyun, okutun ki daha çok yüreğe dokunsun daha çok yürek dert sahibi olsun.. Bu ülke için, islam davası için, gelecek neslimiz için, ailemiz için..