Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

TuğbaPa

Aşkın da vakti vardır, kederin de.
Reklam
“İnsanlardan ayrılmak üzücüdür; mekanlarsa altı üstü mekandır.”
Bir insanın yaşayabileceği en korkunç aydınlanma ânı, babasının da insan olduğunu... Etiyle kemiğiyle insan olduğunu keşfettiği andır muhtemelen.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sağır bir insanın duyamayacağı gerçeğini düşün. Öyleyse biz hepimiz duyamayanlardan olamaz mıyız? Hangi duyulardan yoksunuz ki etrafımızdaki bir başka dünyayı göremiyor ve duyamıyoruz?
"Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım."
Reklam
TuğbaPa
Bir kitabı okumaya başladı
Dune
DuneFrank Herbert
9.1/10 · 11,5bin okunma
Dünyaya insan geldik, insan kalamıyoruz. Bu zamanda insan kalabilmek ne büyük meziyet.
Geçmiş zaman böyledir: Hiç yaşlanmaz. Katıdır. Akmaz ve kıpırdamaz. Orada mevsim hep aynıdır. İnsanlar aynıdır. Her şey bırakıldığı gibidir. Ve durmadan aklımıza gelir. Çünkü orada soluk alan, yaşayan, onu unutmamamız için sürekli bize kendisini hatırlatan eski kendimiz yaşar. Ve geride bıraktıklarımız.
Peki ya insanın içindeki hisler neyle büyüyorlardı?
Başka hiçbir ses kalmamıştı. Yalnızca arada bir tencereden çıkan puf sesi, içimde devam eden sonsuz konuşmayı bölebiliyordu. Kendime dönüp, ne anlatıyorsun sen Allah aşkına diyemediğim için arada bir balkonun kapısını açıp içime derin ve soğuk bir nefes çekiyordum. Korkusuz gibi görünen şeylerin korku tarlalarında yetiştiğini yeni fark etmiştim. Bir şeylerin bir yerlerde boy atması için enerjiye ihtiyaç vardı, evet. Bir başak güneşin sıcaklığıyla boy atıyordu. Peki ya insanın içindeki hisler neyle büyüyorlardı?
Reklam
Sonra neden sevinçler değil de acılar gidip gidip geçmişten karşılık bulur kendine? Ve neden insan, ne kadar acı geçerse geçsin, çocukluğunu okşar durur yaşlandıkça? 𝐆𝐞𝐜𝐞𝐲𝐢 𝐬𝐞𝐲𝐫𝐞𝐝𝐞 𝐬𝐞𝐲𝐫𝐞𝐝𝐞 𝐨̈𝐠̆𝐫𝐞𝐧𝐝𝐢𝐦 𝐤𝐢 ı𝐬̧ı𝐤 𝐢𝐧𝐬𝐚𝐧ı𝐧 𝐢𝐜̧𝐢𝐧𝐝𝐞 𝐲𝐚𝐧𝐦ı𝐲𝐨𝐫𝐬𝐚 𝐲𝐮̈𝐳𝐮̈𝐧𝐞 𝐯𝐮𝐫𝐦𝐮𝐲𝐨𝐫.
Susarak ya da koşarak yaşadıklarımız, payını bizden geceleri alıyor sanırım.
Neden akşamlar başkalarının evleri için günü noktalayan bir ışık toplamıdır da bizim evlerimize simsiyah bir pıtrak topu gibi düşer? Biz günden neyimizi esirgedik ki...
TuğbaPa
Bir kitabı okumaya başladı
Kafkaokur - Sayı 86 (Mart 2024)
Kafkaokur - Sayı 86 (Mart 2024)KafkaOkur Dergisi
8.7/10 · 105 okunma
Kâküllerine düşen çiy tanelerini topladım sabaha karşı. Doğan günden kırmızılar sürdüm yanağına. Saçının telinden tırnağının ucuna dek öptüm incelikle. Sonra alıp yalnızlığımı yanıma, biraz daha tutkun, biraz daha iyimser, döndüm yeniden bıraktığın boşluklara.
727 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.