Kitabın bende hissettirdiklerini yada bana yaşattıklarını anlatmam, kelimelere dökmem mümkün değil. Bana cesaret verip okumam için heveslendiren canım çocuk olmasaydı da sanırım uzunca bir süre elime alamazdım. Bana epeydir okumuyorum yeniden başlayım dediğinde bir kitap kaç kere okunabilir ki demiştim içimden. Ama şimdi bitti ve diyorum ki her sene 1 kere baştan sona, 1 kere de günlükleri okurum ayrıca.
Kitabın bir kokusu olsaydı deliler gibi özlediğim rahmetli dedemin kaşeden ekose ceketinin kokusu olurdu. Eğer bir tadı olsaydı annemle ilk kez Karşıyaka sahilde yediğim ucuz bir dilim pizza olurdu. Eğer bir sesi olsaydı çocukken 10 kasımlarda okulumuzun yanındaki fabrikadan gelen siren sesleri olurdu. Çünkü bu kitap, Selim'in Turgut'un ve içindekilerin nice hikayesi; keşkelerim, eyvahlarım, acabalarım, iyi ki'lerim...
Bu kadar sarsılmayı beklememiştim. Hakkını vermek için uzunca bir süreye yayarak bazı bölümleri tekrar ederek okudum. Bitti, ama bende bitemedi. Daha kaç gün düşünürüm bilmiyorum... Canım Selim, canım Turgut... Canım tutunamayanlar!