İçinde tabii ki aşırılıklar, onaylamadığım kısımlar vardı ama dinin ve inancın bu şekilde sorgulanmasını seviyorum. Korkutucu ki çoğunu aşırı mantıklı buluyorum.
Öykülerin hepsi çok güzel keyifli... Ama bülbülün gözündeki cin, onun için ne söyleyebilirim bilmiyorum. Okurken çok tanıdık gelmişti. Meğer bilmeden okumadan önce filmini izlemişim. Her ikisini de tavsiye ederim. Cini İdris elba olarak düşünmemek elimde değildi. Çok çok güzeldi... Bitişine üzüldüğüm kitaplardan oldu.
Yine bambaşka bir bakış açısı, çok seviyorum bana farklı düşündüren kitapları. Karanlık cevher serisini o kadar çok sevmiştim ki bu kitabı gözü kapalı seçtim.
Dinler böylesine sevgi doluyken nasıl bu kadar yozlaşabilmiş inanamıyorum. İnsanların elinde şekillenmiş hamur gibi.
Serinin en sevdiğim ikinci kitabı olabilir... Çocukların dünyası bizimkilerden çok çok daha güzel. Onların masum düşüncelerine açılmış gizli bir kapı gibi. Kitap hep bir şeyler diyen elalem ile onlarla boğuşan çocuklar arasında olan biteni anlatırken, bir hayli romantik ve mutlu anlarla dolu.
Çok ama çok sevdiğim bu sebeple ikinci kez okuduğum kitap. Herkes okumalı. Martin eden in talihsizliği var ana karakterde. Çocukken arkeoloji aşkım sebebiyle halikarnas balıkçısını çok severdim. Adı sebebiyle o benim kahramanımdı. O yüzden kitaplarını tekrar okuyorum çünkü o kadar küçüktüm ki okuduğumda, çoğunu hatırlamıyorum.
Ben çok büyük beklentilerle okuduğum için sanırım biraz sönük buldum. Genel olarak konu güzel, dili, akıcılığı, sürükleyiciliği... Sorunsuz. Ama işte sonu böyle olmamalıydı dedirtti... Bittiğinde sanki daha bitmemeliydi, bir kitap daha olmalıydı hissi uyandırdı. Aceleye gelmiş gibi.
Elime almamla bitmesi bir oldu. Çok akıcı, güzel, duru bir dili var. Günümüzde hala geçerliliğini koruyan tespitlerle dolu. Alıntı paylaşmaya kalksaydım sanırım kitabı cümle cümle yazmam gerekirdi. Çok eğlenceli ve bir o kadar da düşündüren herkese şimdiden tavsiye ettiğim bir kitap oldu. Okuyun, okutun...
Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202013,9bin okunma
Yıllar olmuş Agatha Christie okumayalı. İnanılmaz keyif aldım. Çok özlemişim. Kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar heyecan, merak asla bitmedi. Elimden bırakamadım ama günlük hayattan elime de alamadım. Aklımın bir köşesinde hep artık okusam isteğiyle günleri geçirdim.
On Küçük ZenciAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201832,2bin okunma
3 yaş çocuğa yatmadan önce okumak için fazla sanırım. Ama çocuk inatçıysa bazen yapcak Bi şey olmuyor. Böyle klasiklerin çocuklara uyarlanması ve sevdirmesin kesinlikle harika bir fikir. Hatta bunların mickey'li versiyonları da var. Şahane.
Define AdasıRobert Louis Stevenson · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20205,7bin okunma
Üçüncü kitaba büyük bir merakla geçiyorum. Ama bunu üç cilde bölmek fazla gereksiz geldi. Keşke tek cilt olanını alsaymışım.
Serinin adı Atlantis'in Çöküşü yani konu ne biliyoruz temelde, ama ben hala tam kim iyi kim kötü anlayamadım. Hep bir Sürpriz unsuru bekliyorum nedense. Deoris ve Domaris arasındaki ilişkinin gelişimi çok net ve Deoris'in duygu durumuyla anlatılmış. Bu kısımları ayrı seviyorum. Aklına, kalbine açılan pencereler gibi. Kim bilir kaç kişi Deoris gibi yapmak zorunda olduklarını onun gibi içinde fırtınalarla yapıyor.
Öyle sürükleyici macera kitabı arayanlar uzak kalsın. Bu kitap daha çok dönem kitabı... Geçmişte bir soruşturmanın nasıl yapıldığını, suçluların nasıl yakalandığını ve hatta dönemin sosyoekonomik yapısını öğrenebilirsiniz. Dickens kitaplarını okumak konusu ne olursa olsun bende masalsı bir etki bırakıyor. Çok seviyorum.
Yok ya sevemedim. Çok uğraştım çabaladım ama sevemedim. Daldan dala atladı içine girmediği ne mitoloji kaldı ne bilimkurgu ne uzay ne tarih yani Bi bitmedi.
Ö ceden zifir'i okumuştum çok beğenmiştim. O yüzden çok ümitliydim. Boşa çıktı. Yani aslında bir kaç şey dışında kötü de değildi. Yalnız popüler görünmek için durmadan cinsellikten bahseden ergenler gibiydi ana karakter. Ve bilmiyorum beyni vücudunda başka bir yere taşınmış bir yazarın kitabıydı sanki. Beni en çok rahatsız eden kısım aslında buydu. Kadın bedeni üzerinde sürekli bir idealleştirme çabası aşırı güzel seksi vücutların çekiciliği, bitmeyen ereksiyon... Aynı rahatsızlığı Diana gabaldon kitaplarında da yaşamıştım. Kadın yazardan çıkan kadın ana karakterli bir seride karşılaştığı herkes o kadına aşık onu elde etmek istiyordu... İtici bir şekilde yazarın devasa bir fantezisi gibiydi kitap. Bu da aynı öyle hissettirdi.
Kendini bildi bileli Sıdıka hayranı olan beni mutluluktan havalara uçuran kitap. Sıdıkayı kaç kere okudum bilmiyorum. Bununda yarısının Sıdıka hikayeleri olduğunu bilseydim çoktan okur kitaplıkta bekletmezdim. Çokça komik, bir o kadar buruk hikayelerden oluşan kitap, sizi geçmişe yarım bir gülümsemeyle götürebilir.
İlginç bir maceranın giriş bölümü gibi düşünülmüş bir kitaptı. Serinin devamını daha da merak etmemi sağladı. Yani amacına tam olarak hizmet etti.
Dili akıcı ve sadeydi. Okumakta yada anlamakta herhangi bir sorun yaşamadım. Yazarla tanışma kitabımı çok güzel seçmişim sanırım. Hepsini okumak istiyorum.
Sanırım biraz yanlış bir zamandı benim için. Kitap gerçekten çok güzeldi ama başlarda adapte olmak konusunda güçlük çektim. Yani fantastik bir ortam mı yoksa 2.Dünya savaşı zamanı Polonya'sı mı bir ara emin olamadım. Kurgu ve gerçek içiçe yazılmış. Sanki ikisi birbirinden ayrılmaz bir bütünmüş gibi.
Bazı anlar oldu okurken ah dedim nasıl olur, mesela Kurt beni korkunç derecede şaşırttı. Sonunda hakettiğini bulması harika hissettirdi.
Onun Dışında İvan karakteri okurken tüylerimi diken diken yaptı. Sebepsiz iğrendim ondan ve sonra bu tiksinmeme bir sebepte yarattı kendisi. Yani kitap o kadar ilginçti ki gerçek insanlarla tanışmışım gibi karakterler beni Rahatsız etti ve sonunda kendi kendime bak bu yüzden öyle hissetmişim dedirtti. Küçük çocukla ormanda yalnızken yüreğim ağzımda okudum. Çünkü Türkiye'de yaşamak demek, bir çocuk ve yabancı bir yetişkin ormanda yalnızsa korkmak demek. Ama hayvanların da eşit ölçüde tehlikede olduğu aklımdan çıkmış tabii... İvan öldüğünde gerçekten içim rahatladı. Çünkü bir pislik dünyadan eksilmiş gibiydi.
Kitapta asla ama asla unutamayacağım sözler oldu... Ve en en aklımda yer edense Tanrı'nın insanı cennetten kovduğunun aslında yalan olduğu kısımdı. Cennetten kendi rızasıyla ayrılan insanın ardından gitme diye yalvaran bir Tanrı nedense bana daha barışçıl pozitif geldi. Cezalandıran sıfatını hiç bir zaman sevmemişimdir.
