Kendimden, orijinal otantik benliğimden kaçışımı ya da kopuşumu kolaylaştıran haplarım olduğu gerçeğini görüyorum. Bunlar iradesizlik, ertelemek ve duygularımı yaşamayı engellemek gibi düzenli olarak yuttuğum haplar matrix düzleminde.
Anneme göre güvenilmeyecek biriydim ve güvenilmez bi insan olduğum için hayatımda var olan kişilere de güvenemeyeceğime inanmak istemiştim. Yalnız kalamazdım. Tek güvenilmez kişi ben olamazdım… Ve herkes bir gün o güvenimi zedeleyecek şeyler yapacaktı.
Hayatımdaki kritik seçimlerimin ve ideolojilerimin tamamen kendi özgür irademe ait olduğu yanılsamasına kapıldığım uzun soluklu yıllarım oldu ve bu örüntünün çözülüşü de bi hayli vakit alıyor. Yıkıyorum yeniden inşa için.
Mabet onun kutsal alanıdır ve mabette olan her şeyin bir içsel anlamı vardır. Ortada duran altar (sunak) dünyadır, üzerinde yanan mum onun iç benliği, ritüel bıçağı iradesi, asa yetkisi, tütsü düşünceleri vs…
Bu gezegendeki her organizma gibi siz de sürekli olarak acıdan uzaklaşıp zevke doğru hareket etmeye programlısınız. Acıyı hissettiğimizde çaresizce ondan kurtulmaya çalışırız. Acıyı hissettiğimizde bir şeylerin ters gittiğini düşünürüz. Acı bizi kendimize çağıran bir elçidir. Çoğu zaman acının kötü ya da yanlış olduğunu düşündüğümüzde haberciyi vururuz. Acı bizi güçlü bir şekilde şimdiki ana çağırır. Tamamen kendimizle olmamıza neden olur. Acı bir kontrasttır. Herhangi bir şeyi anlamak ya da farkına varmak için karşılığa ihtiyacımız vardır.
Farkında olmayan bir egoda gerçekleşen rekabetin nihai biçimi, "Seni kötü yaparak kendimi iyi yapabilirim"dir. Bu dünyada en acı şeylerden biri paralel bir gerçekliktir. Yani fiziksel olarak bir başkasıyla aynı anda olabilirsiniz ama tamamen farklı bir gerçeklik algısını işgal edersiniz. Kişinin kendisini iyi görme takıntısı ve kötülüğünü tamamen inkar etmesi, onun başka insanlardan tamamen farklı bir gerçeklikte yaşamasına neden olur. Bu dinamik gerçek bir ilişkiye imkansız hale getirir. İçimizdeki kötülüğü görmenin getirdiği tarifsiz rahatsızlığı yaşamayı öğrenmekten başka çaremiz yoktur.
İstediği duruma ulaşamayacağını düşünmek kişinin kendine karşı manipülatif davranmasının sebebidir. İstenilenin zıttını onurlandırır ve yüceltiriz. Yücelttiğiniz şeyleri bir kez daha düşünün.