Tuğba D.

Sabitlenmiş gönderi
Dünyada herkesin kendine ait bir ruhu vardır. Orayı kimseye göstermez.
Reklam
Ama ben bir şeyi yarım yamalak yapamam. Yapabilenlerin içinde bir çatlak var. Çoğu kişide birden fazla çatlak var. Kendilerine yalan söylüyorlar, bunu bilmemezlikten geliyorlar. Ben kendime asla yalan söylemedim.
Haftalar boyunca, yalnız kaldıklarında pek az konuştular, hiçbir zaman da birbirlerinden söz etmediler. Ama bu sessizlikte güceniklik yoktu. Kelimelerle sınırlanamayacak kadar ince bir anlayışın sessizliğiydi bu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanları mutsuz eden şey, çok az seçenekleri olması değil, çok fazla seçenekleri olması.
Eğer herkes doğru dürüst bir eğitim almaya mecbur edilse, çok daha iyi bir dünyada yaşardık.
Reklam
Sen aslında neye âşıksın, biliyor musun? İçi dışı bir dürüstlüğe, tutarlılığa. İmkânsız bir şeye. Temiz, tutarlı, mantıklı, kendine sadık, tek bir üslup. Sanat eseri gibi. Ancak sanat eserleri arasında bulunabilir öylesi zaten. Ama sen, etten ve kemikten olanını arıyorsun.
Kendimi hafif hissediyorum. Otuz yıl daha hafif. Otuz yıl önceki halime dönmek istiyorum demedim. Kimse istemez. Bu duygunun anlamı, el sürülmemiş durumda geriye taşınabilmek gibi. Şimdiki halimle, en başa. Çok mantıksız, imkânsız ve harikulade.
Ama bu ölüm gibi. Gerçek değilsin sen. Bir vücutsun yalnızca. Ölüm nedir, anlıyorsun, değil mi? Vücut artık kıpırdayamıyorsa, hiç iradesi, anlamı kalmamışsa ölüdür. Anlıyor musun? Yokluk. Salt yokluk. Senin vücudun hareket ediyor... Ama o kadar. İçindeki öbür şey, yani senin... Senin ruhun yok. İraden, isteğin, anlamın da yok. Gerçek sen diye bir şey yok artık.
Anlatmaya çalışayım. Çok zor. Zaten anlatması en zor şey, apaçık ortada duran, ama herkesin görmemeyi seçtiği şeydir.
Hayatın yaşanmaya değer olup olmadığına karar vermeye çalışıyordu. Kafasındaki sorunun bu olduğunun farkında değildi. Ölmeyi düşünmüyordu. Tek bildiği, hayatta bir neşe, bir sebep, bir anlam bulmak istediğiydi. Onu da hiçbir yerde kendisine sunan olmamıştı.
Reklam
Müzik bestelemeyi istemişti her zaman. Aradığı şeye, başka yolla bir kimlik kazandıramazdı. Kendine sık sık, onun ne olduğunu bilmek istiyorsan, Çaykovski'nin "Birinci Konçertosu"nun ilk birkaç muvmanını dinle, derdi. Ya da Rahmaninof'un "İkinci Konçertosu"nun son mezürlerini. İnsanlar bu kavrama bir ad bulmamış, bir biçim, bir düşünce de bulmamışlardı, ama müziğini bulmuşlardı onun. Ah... Aynı şeyi dünyadaki insanların bir tek hareketinde görebilsem. Onun gerçekleşmiş haliyle karşılaşabilsem. O müziğin vaadine verilen cevabı bir görebileyim, ne olur.
Sanki ben hiç yokmuşum, hiçbir zaman da var olmamışım gibi. Ölümü düşünmek bile bundan kolay. Hiç doğmamış olmak bu. Birden içinden dayanılmaz bir istek yükseldi. Karşı konulmaz bir istek. Onun gözünde gerçekten var olma isteği.
Bana yardım etme, bana hizmet etme, yalnızca bir tek kere görmemi sağla, çünkü ihtiyacım var. Benim mutluluğum için çalışma, arkadaşım. Kendi mutluluğunu göster bana. Bunun mümkün olduğunu göster.
10,6bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.