/Bir zamanlar muallime.../ Davası için mesleğinden vazgeçenlere,inancı için ‘yolda’ olanlara,Allah için sevip,Allah için buğzedenlere ve Allah’tan başka ilah edinmeyenlere selam olsun..!
İmam Şâfiî, günün birinde İmâm Mâlik’in yanına gelmişti… İmam Mâlik onun zekâsından ve hızlı kavrayışından çok etkilendi ve: “Şüphesiz ki Allah senin kalbine bir nûr bırakmış; sakın hâ, bu nûru günah karanlığı ile söndürme” diye tavsiyede bulundu. Fakat gün geldi İmam Şâfiî, onun bu tavsiyesine muhalefet etti ve hocası Veki‘ b. Cerrâh’a giderken nefsine uyarak yol üzerinde bir kadının ayak topuklarına baktı. Görmüş olduğu bu haramın neticesinde artık unutmaya ve hafızasının gücünü kaybetmeye başlamıştı. İmam Şâfiî öyle bir zekâya sahipti ki, ezber yaparken ezberlediği şeyler karışmasın diye, elini diğer sayfaya koyardı. Hafızasının bu denli zayıflamasını hocası Veki‘ b. Cerrâh’a anlattı. Hocası “hafıza için en faydalı ilâç” sadedinde İmam Mâlik’in günahların terkine dâir yaptığı nasihati aynen yineledi. Bu olay üzerine Şâfiî şu şiiri söyledi:
⬆️👍
İsterdim ki insan biraz sevgi görünce uzaklaşmasın, değer verildiğini hissedince bunu suistimal etmesin. Samimiyet karşısında hadsizleşmesin. Biraz olsun elindekinin kıymetini bilsin, bu zaten elimde rahatlığıyla değersizleştirmesin. Ama insan çiğ süt emmiş nihayetinde.
Her Allah'ın günü yeryüzüne iki melek iner;
Bunlardan biri: Allah'ım malını Allah rızası için infak edene yerini dolduracak karşılığını ver.
Diğeri de Allah'ım cimrilik edenin malını yok et diye beddua eder.
~~Verende alanda daraltanda bolca verende hep Allah'tır.Bu hadistede Allah verdiği malı onun istediği ve razı olduğu yerlere vermek gerekir.Allah fakir ve muhtaç kullarını destekleyen kimseleri sever ve onların mallarını bereketlendirir.
Demek böyle olması icap ediyormuş.
Yalnız söyleyebilsem ...
Bir kişiye olsun
İçimdekileri dökebilsem ...
Bunu sahiden istesen bile
artık böyle bir insan
bulmama imkân yok ...
Bende arayacak hal
kalmadı...
Kalsa da aramam ...