Bir kitap okudu
136 syf.
·
Puan vermedi
“Osmanlı imparatorluğu içindeki çeşitli milletlerden milliyetçilik bayrağını en son kaldıranların Türkler olduğunu belirtmeliyim. Milli bilinç, imparatorluğun sorumluluğunu taşımak yüzünden en son Türklerde sesini duyurabilmiştir. Arap ve Fars uygarlığını, dilini övmeye izin vardır; Arap ve Fars uygarlığını, dilini incitmemeye, küçümsememeye özen göstermek ödev gibidir. Fakat Türk’ü, Türk dilini övmeye, yüceltmeye yeltenenler suçlanırlar. Üstelik milli zevki, milli şiveyi bozdukları suçlamasıyla.”
Sayfa 30Kitabı okudu
Okur Takip Önerileri
…Şemsettin Sami 1876’da bu konu için şunları yazmış, günümüz diliyle aktarmaya çalışayım: “Konuştuğumuz dil ne dilidir, nereden çıkmıştır? Osmanlı dili deyimini pek de doğru görmüyoruz. Dil ve ırk, Osman beyden ve Osmanlı devletinden daha eskidir. Bu dille konuşan milletin adı Türk, konuştuğu dilin adı da Türk dilidir.”
Sayfa 27Kitabı okudu
“24 Aralık günü Suluca Kara Höyük’teydiler, Hacı Bektaş kasabasında. Bu halk ermişi Makalât’ının bir yerinde aklın egemenliğini halkça söylüyordu, imana temel akıldı.
“Zira kim, iman akıl üzeredir. Akıl sultandır. Ve ten içinde naibtir. Sultan gitse naib nite dura. Mesela iman bir hazinedir. İblis uğrudur. Akıl hazinedardır. Hazinedar gitti, uğru hazineyi nitti. Ve dahi bir kavilde iman koyundur, akıl çobanıdır. İblis kurttur. Çoban gitti, kurt koyunu nitti. Dahi bir kavilde iman süttür, akıl bekçidir. İblis ittir. Üçü dahi bir evde bir yerdedir. Bekçi evden gitti. Süt bekçisiz kaldı, it sütü nitti.”
Horasanlı Anadolu ermişi, kutsal dut ağacının gölgesinde böyle yazıyordu, on üçüncü yüzyılda halk gönlüne bana bana, halk Türkçesiyle ve on üçüncü yüzyıldan beri Anadolu Türklüğünün devleti yoktu. Ve Anadolu Türklüğünün günü gelmişti, yedi yüzyıl sonra Türk halkı kendi devletini kuracaktı.”
Sayfa 27 - Bilgi
Bir kitabı okumayı düşünüyor
“Üstelik sürekli olumsuzluklara odaklanmak kendimizi çaresiz ve yetersiz olarak görmemize yol açtığı gibi, diğerlerinin de bizi böyle görmesine neden olur. Belki bazı durumlarda bu diğerlerinden ilgi ve şefkat görmemizi sağlasa da uzun vadede saygı ve takdir görme ihtiyaçlarımızın karşılanmasını engeller. “
Sayfa 104Kitabı okudu
…”İlerisi için bir gözü de Anadolu’dan çıkıp Suriye ile Irak’ı sulayarak Mezopotamya’da Korna ilçesinde birleşerek Basra Körfezi’ne dökülen Dicle ve Fırat’tadır. Koşullar değişip İsrail dostu olarak Irak’taki kürt varlığı ve pkk ile Suriye’ye de uzanan kolları yahudi devletinin dış sınırlarını Fırat nehrine kadar getirmektedir. ABD öncülüğü britanya fransa almanya desteği ve büyük kürdistan tasarısı şimdilik siyonist hedefleri gerçekleştirmek isteyen güçler olarak görünüyorlar. Birkaç kez yinelenmiş olan siyonist görüşe göre, akdeniz ile ırak arasında yalnız iki devlet olabilir. Bir yahudi devleti olan israil, öteki de daha doğuda tek bir arap devleti. Ancak, tüm bölgenin ekonomik denetimi israilin elinde olmalıdır. İsrail yöneticilerinin büyük çoğunluğu tanrı tanımaz olsa bile, son söz olarak söyleyebilecekleri şu olabilir: Zaten, tüm buraları Mısır’daki Nil Nehri’nden Mezopotamya’daki Fırat’a değin Yahve (Tanrı) bize vermiştir.”
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Garpta metotlu çalışma devrini açan Descartes, insanlar arasında gerilik ve ilerilik farklarının zannedildiği gibi akıl ve iz’anca farklı olmalarından ziyade metotlu ve rasyonel çalışıp çalışmamalarından ileri geldiğini göstermiş ve Avrupa’da yepyeni bir medeniyet devri açmıştır.
Biz Türkler, garp milletlerinin hiçbirinden daha az zeki ve çalışkan değiliz. Bilakis, gözlemlerime dayanarak söylüyorum ki, Türk ferdi dünyanın en zeki, anlayışlı ve çalışkan insanlarındandır. Bununla beraber, garb milletlerinden daha geriyiz. Çünkü zekamızı metotlu ve rasyonel bir şekilde kullanmıyor, zaman ve kuvvet israf ediyoruz.
Sayfa 52Kitabı okudu
Saadetin şartı ise, insanın kendi içi ile uyumlu yaşamasıdır.
Sayfa 50Kitabı okudu