umutsuz uyanıyor, bu umutsuzluğu yenmeye çalışıyor, öğleye doğru da yeniyordum. öğleden sonra umutsuzluk yeniden bastırıyor, akşama doğru tekrar kayboluyor, gece uyandığımda tabii büyük bir aldırışsızlıkla gene gelip çatıyordu.
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcacık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum
Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum
Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum
Gecelerden bir gece uyanırsan apansız
Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kalbimde bir sarı çiçek biterse
Bil ki seni seviyorum
Gül yüzünden pare pare yüreğim
Gül bahçesini ne eyleyeyim
Sen olmayınca ey sevdiğim
Bu dünyayı ne eyleyeyim
Başka biri görse yüzünü iki cihanda
Dolar gözlerim
Ne eyleyeyim
Dudaklarını hatırladıkça sevdiğim
Yudumlarım arada
Ama kanarken yüreğim
Al şarabı ne eyleyeyim
Çölde bir lale nedir ki ?
Ya nazlı bahçenin kokulu gülleri ?
parlayan yüzün olmasa
Gökteki ayı ne eyleyeyim
Bu can feda olsun gönül avında
Ve yarışsın bülbüller seni anmada
“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna”
Oğuz Atay