●> Demek ki zahirde kalacaksın.kendi
Yoluna devam edeceksin.
Herkesle birlikte.Herkesin içinde.
Ölümün kendi elinden olacak!
Kendince kendi rengince.
Rengârenk öleceksin ey tâlib !
\> Unutma, yaşamak için ölmelisin.
●>Zahire takılanlar denizin o mavi - yeşil
dalgalarını görüyorlar ve bir de bembeyaz
Köpüklerini...
Sade seslerini duyuyorlar dalgalarin.
Suyun ıslakliğını, hacmini, kuvvet ve kudretini..
○> Ya suyun kendisi? Cevherini? Özünü?
Ne mümkün !
●○> İslâm inancı ,soyut, zihinsel ve bilgi
düzeyinde kalan bir akideyi değil, toplumsal yaşamda şahitlik oluşturacak
Itikadi tavır ve kabülleri gerekli kılar.
●> Şahitlik, bilinene ve gözlemlenene
tanıklık etmektir.
\> Islâm'ın tanıklığı ise örnek olunarak
Yapılır.
■> Rasululah, bizler için kur'an bilgisinin
Öncü şahididir.
●> Bilgisiz bir eylem ilkelerden çok,
Duygulara dayanan yüzeysel bir durumdur.
\> Bilgiyi düşünce düzeyinde tutan ve
Eyleme geçir/e/ meyen tavır Hakikâtın
Şahitliğini geçersiz kılar.
■> Sadece yıllar sonra,
Nuriye Akman'ın kitabın sunuşunda yazdığı " Menderes 'in elli kelimesine karşılık benim sonsuz kelimem vardı ve
ben özgür olduğum halde onları kullanamıyordum.
Elli birinci kelimeler için ağladım, diyor.
Nuriye Akman.
○> Hiç bir güç gerçeğe şahitlik etmeyi
ertelememeli.
Düşünsenize;Habil'in samimiyetinin şahidi, katili kabil idi !
\> Sözü boğmak için, kimileri dile pranga
Vururken, kimileri de kelimelerin yazıya
dökülmesine müdahele eder.