instagram.com/vedat.ercann
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım..
Ömrümüzün bütün günlerini birbirimize veda ederek, yarın görüşürüz deyip bize de bunun dendiğini işiterek geçiriyor olmamız ve mukadderat gereği o günlerden birinin bu kişilerden biri için son gün olması ya yarın görüşürüz dediğimiz kimsenin ya da bunu diyen kendimizin artık hayatta olmaması ilginç..
Kadere meydan okumanın çeşitli yolları vardır ve neredeyse hepsi de boşunadır ve en kötüsünün olacağını düşünmeye mecbur kalırken en iyisinin olacağına inanmak ise bu yolların en sıradanlarındandır..
Dünya sonuna kadar hep böyle dönecek, dönecek, dönecek.. Sanki kocaman devasa biri, mesela Koca Tanrı, dev elinde kokmuş, pis bir portakalı döndürüyor, döndürüyor, döndürüyor..
Gençlik, şu küçük oyuncaklar gibi davranmaktır.. Hani sokaklarda satarlar ya, içinde mekanizması, dışında da anahtarı olan küçük teneke adamlar vardır.. Düz çizgide gider ve tabi bir şeylere toslar.. İşte genç olmak, bu küçük makineler gibi olmaktır..
Daha önceki çağlarda köleler ayaklarındaki prangadan köle olduklarını anlıyordu. Modern köleler ise kendini özgür sanıyor, çünkü beynine geçirilmiş prangaları göremiyor..