Her depresyona girdiğimde ani bir kozmik sarsıntı geçirmiş gibi hissederim ve her şey gözüme farklı görünmeye başlar. Bu değişim bir saatten daha kısa bir sürede gerçekleşebilir. Düşüncelerim karamsarlaşır. Geçmişe baktığımda yaptığım her şeyin değersiz olduğunu görürüm. Mutluluk bir hayalmiş gibi gelir. Başarılarım, ancak bir kovboy filminin seti için hazırlanmış dekorlar kadar gerçek görünür. Gerçek 'ben'in değersiz ve yetersiz olduğuna ikna olurum. İşimde ilerleyemem; çünkü, kuşkularım beni hareketsiz kılar. Ama öylece de kalamam:çünkü o sıradaki acım dayanılmazdır.
Yaşamda adaleti aramak için koşullanmışız ve bulamadığımızda öfke,endişe ve hayal kırıklığı hissetmeye eğilimliyiz. Aslında, sonsuz gençliğin kaynağını ya da benzer bir mit'i aramak da eşdeğer üretkenlik taşımaktadır. Adalet var olmamıştır. Hiç olmadı ve hiç de olmayacak. Dünya bu şekilde yaratılmadı. Kuşlar solucanları yer. Bu solucanlar icin adil değil. dünyada adalet olmadığının farkına varmak için doğaya bakmanız yeterli. Kasırgalar, gelgitler,seller kuraklıklar hepsi haksızlık.
Depresyondaki bireylerin büyük bir çoğunluğu aslında çok sevilen insanlardır, fakat bu hiç işe yaramaz; çünkü kendilerini sevmezler ve kendilerine güvenleri eksiktir. Sonuçta, sadece kendinize verdiğiniz değeri nasıl hissettiğinizi belirler.
- Hastalığın hakkında konuşmak seni rahatsız ediyor mu?
"Etmiyor ama "hasta kız" denilmesi hoşuma gitmiyor. Sürekli hasta olarak anılmak aslında çok rahatsız edici bir şey."
" Nasıl olduğunuzu öğrenmek ister misiniz?"
Veronika, "nasıl olduğumu zaten biliyorum," dedi.
"Ve gövdemde sizin gördüğünüz değişikliklerle hiç ilgisi yok olanların. Olan her şey ruhumda oluyor."
Balık denizi hatırlamaz, sadece yaşar.
Ne zaman hatırlamak zorunda kalır?
Artık eskisi gibi yaşayamadığında...
Sular ya kirlenmiştir ya da çekilmeye başlamıştır.
İnsan sadece hayatta kalmak istemez, aynı zamanda iktidar sahibi olmayı da ister. Bu hem hayatının sürdürülebirliğini sağlayacaktır hem de yaşam deneyimi içinde aldığı en eşsiz hazlardan biri olacaktır. Dolayısıyla nerede en az iki insan varsa orada muhakkak bir manipülasyon vardır çünkü orada artık bir güç mücadelesi söz konusudur. Hatta insan yalnız kaldığında bile içindeki diğer sesle, kendiyle dahi bir güç mücadelesi yaşar ve insan çoğu zaman kendisinin de manipülatörü olur.
Zihninizin bir radyoya benzediğini hayal edin, zaman zaman keyifle dinlediğiniz şarkının arasına karışan cızırtılar duyarsınız. Araya karışan bu cızırtılar başka yaşamların sizin frekansınızı kontrol etmeye yönelik davranış ve tutumları olabilir. İçten içe bu sesi kısmaya çalışırsınız ama bu kez de araya bambaşka sesler karışır. İşler kontrolden çıkarsa başka insanların sevdiği ama sizin dinlemekten hiç de keyif almadığınız şarkıları dinleyerek zaman geçirmek zorunda kalabilirsiniz.
"Yalnızca algılayabildiğimiz kadarını biliriz. Deneyimlediğimiz her şey, en nihayetinde, algılayabildiklerimizden ibarettir. 'Neye baktığın değil, ne gördüğün önemlidir.'"