"Eski öğrencilerinden birinin anlattığına göre, karlı bir günde Nabokov, hiçbir açıklama yapmaksızın sınıfı karanlığa gömmüştü. Işıkları teker teker yakarken şöyle diyordu: 'Bu Puşkin! Bu Gogol! Bu Çehov!' Sonra odanın arka tarafına gidip panjurları açmış, güneş içeri dolmuştu: 'İşte bu da Tolstoy!' "