Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yasemin Altay

Yasemin Altay
@YaseminAltay
Ben ne ateşin çektiği pervane ne de kurbanlık koyunum. Ben düşünen baş, inanan gönülüm. Zer-Tâc
Biliyor musun, korkaklık da bulaşıcıdır, yiğitlik de.
Sayfa 38 - İz yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
... artık elinden hiçbir şey gelmediğini, tövbe etmeye bile geç kaldığını anlıyor. Çünkü bazı tövbelerin ancak bazı amellerle yapılabileceğini biliyor.
Sayfa 34 - İz yayıncılıkKitabı okudu
Kimseyle bir ilişkisi yoktu. Demek ki bir etkinliği de yoktu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İşte kendine ilke belledigi söz: Bir kimse zalim bir padişaha adildir dese kâfir olur demişler. Ve susuyordu adil dememek için zalime.
bir şey yapmamanın da bir eylem olduğunu çoktan anlamıştı...
Sayfa 13 - İz yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Gecikmek , daha fazla gecikmek, ümitler icat ederek gecikmek kurşunu hak etmek olur.
Sayfa 170Kitabı okudu
Siyasî kudreti elinde toplayanlar eninde sonunda başkalarının çıkarları ve oyunları için çalışmaya başlıyor, kuklalaşıyorlardı. Ali Yusuf işte bunu tespit etmişti, cümlesini de buldu: Diktatörler kukladır.
Sayfa 119 - İletişimKitabı okudu
Akıl Denen Cife
Akıldan üstün, akla hükmeden bir şey var. Mizaç. Değişmeyen, insanın bırakamadığı, insanın kendisi olan budur. Bu, Allah'ın bastığı damgadır. Bir müddet için gizleniyor, hatta düzeltilmiş, tahsil ve terbiye ile değiştirilmiş zannediliyor. Ama ânı gelince derhal ve noksansız olarak ortaya çıkıveriyor.
Sayfa 102 - Avni BeyKitabı okudu
Akıl bir kere yatmaya görsün. Ondan sonrası kendiliğinden yürür, yalanın bir kulpu mu var? Beş de "akıl" takardı.
Sayfa 74 - İletişimKitabı okudu
Reklam
savaş içinde savaş
Kandaki beyaz yuvarların, bir bünyedeki işleri hastalıklara, giren mikroplara karşı koymak, onları yenmektir. Ama öyle bir bozukluk vardır ki, bunlar birbirlerini yemeye başlar. Ölüme gidiştir bu. Türkiye işte bu durumu yaşamaktadır. Yaşamaları da, çökmeleri de aynı kadere bağlanmış insanlar ve gruplar el ele verip ölüme karşı direnecek yerde, birbirlerine düşmüşlerdir.
Dilin Tadı
Dil denen mucizeyi nasıl anlatmalı, bilmiyorum. İnsan zekâsının bütün pırıltıları, insan ruhunun bütün duyuşları, titreyişleri, dalgalanışları orada. Mavi gökle kara yer arasında, ikinci bir âlemde daha yaşıyor insan. Dil adı verilen, sınırları olmayan, sonsuz bir âlemde.
İnsanlar tuhaftır!
Fena bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olursa mutlaka en evvel vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar. Kötü işler sahibi olanlara sorunuz, hepsinde kendi kendilerine icat edilip itina ile takviye edilmiş sebeplere tesadüf edersiniz. Hiç olmazsa sanki birçok sırların mevcut olduğunu farz ettirerek güler, size: "Anlatamam ki, bilesiniz beni mazur görünüz..." demek ister. Onun için öyle sebepler vardır ki henüz kendisi bile tahlil edip bir surete bağlayamamıştır, yahut birtakım sebepler mevcut olduğuna inanmamıştır ama tetkik edilmek lazım gelse hiçbir şey yoktur...
Sayfa 128Kitabı okudu
Uçurumun kenarındaki yaşamalar
...herkes uçurumun kıyısında oturuyor, tıpkı böyle dimdik, dibi karanlık ve uğultulu kayaları bilenmiş kasaturalar gibi sivri sivri bir uçurumun kıyısında... Bütün millet öyle. Padişah da. Herkes herkesi iteleyiverir istese.
Sayfa 166Kitabı okudu
39 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.