Ben mi yanıldım,
Yoksa dünya mı bilmem?
Bir yerlerde tökezledim
Ama düştüm diyemem.
Yağmur boğulmaktan söz eder şimdi bana
Güneş çekip gitmekten.
Beni kurtarmak için
Pamuk iplikleri uzanır
Uçurumlarıma...
Yalnızlık taşa çevirir yüreği, diyemedin.
İnsan sevmezse dünya bir yaşama cezasından başka nedir ki , diyemedin.her vazgeçişte gövdemiz biraz daha uzaklaşır bizden, diyemedin.insan bütün acılardan sadece bir sevgi sözüyle döner dünyaya,diyemedin.
Bazen hayat yorar insanı...
Şarkılar yorar
Beklemek yorar
Özlemek yorar
Affetmek yorar
Hoş görmek yorar
Boşvermek bile yorar
Ve insan susar
Her şeye, herkese rağmen...
Elinden gelen tek şeyi yapar;
Bağıra bağıra susar.
Sensiz
Gözlerinde erimek
Sevmekse eğer
Sevmiştim galiba
Ben olmaktan vazgeçip
Sen olmak
Sevdalanmaksa eğer
Sevdalanmıştım da hatta...
Acı çekmek raconuydu aşkların
Payıma düşeni aldım ben
Senden uzakta
Senden habersiz
Sensiz...
"Bazı hislerin anlatılır yanı yoktur. İnsanın içinde yaşayarak ayağa kalkmasını öğrenmesi gerekir. Bazı zorlukları atlatabilmen için düşmen ,değişmen gerekir. Belki de senin acı çekmeni sağlayan olay büyümen içindir. Her sınanış güzel olgunluk katar insana ,kendiyle mücadelesinde ."
Bir şey sona ermek üzere. Oturmuş sigaranı tüttürürken,içini kemiren,seni tedirgin eden bir şey olduğunu seziyorsun. Gündelik hayatın dertleri mi seni korkutan? Hayır. Seni korkutan içindeki boşluk.
Anılar yok bu şehirde.
Yazılar bitince denizi seyret biraz .
Sözler bitince anlatamadıklarına üzülme.
Yorgunsan konuşma istersen.
Saat kaç olursa olsun ben gözlerini dinliyor olacağım.
Uzun bir şiirin son dizesindeyim
Bir sağnağın son damlası kaldı içimde
Bağıracak gücüm yok,fısıldayışlarımı kimse duymuyor
Sokaklara çıkıyorum ellerim yüreğimde
Benim gördüğüm şeyleri kimse görmüyor...
Tüm hayatını bir yapbozmuş gibi yaşarsın.farklı parçaları bir araya getirmeye çalışırsın.hayatın oturmayan parçalarla doludur ama bir noktada o parçanın sen olduğunu düşünürsün.oturmayan parça sensindir ve o hisle o kadar uzun süre yaşarsın ki o his senin yuvan olur.
Yaşamayı anladığın andır ayak üstünde durabilmek .
Sorun bu zaten ,başkasıyla olmak,başkasının olmak değil.
Kendi başına başkasıyla , başkasıyla kendin olmak.