"Gökyüzünün yarısında dolunay, diger yarısında ise güneş duruyordu.
Yan yanaydılar, karşı karşıyaydılar ;sonunda kavuştular.
İşte şimdi yüz binlerce yıldır ayrı olan o iki aşık, bir aradaydı."
"Umut etmeyi bırakan insan, ölmüş bir insandan daha cansızdı; bir cesetten tek farkı nefes alıyor olması olabilirdi ki bu da tüm bu nefeslerin içine bıçak gibi batması demekti. Eziyetti."
"Seni koynuma alırım, dedi. Daha derine. Göğsümün içine."
"O zaman ağlamazsın, diye fısıldadı sessizliğimden besleniyormuş gibi. " Ağlayamazsın. Ağlamak için sebepler bulamazsın. Göğsümde kalırsın, orada ağlamanı gerektirecek şeyler yaşamazsın."
"Eski evler gibiyiz seninle biz
işi bitmiş, içi geçmiş!
Yine de
Önümüzden geçen herkes en az bir kere kafasını çevirip saygıyla bakıyor,
demem o ki seninle biz
eski bir hatırayken bile güzeliz..."