İnceleme olarak değil de kendime bir hatırlatıcı olarak yazıyorum. Hani yıllar sonra bir kitabı elinize alırsınız da hiçbir şey hatırlamazsınız ya, onu engellemek için..
Hepsi farklı bir sevgiyle sevdi Felix’i. Madam de Mortsauf başka, Leydi Dudley başka, Natalie başka sevdi. Hepsi farklı fedakarlıklar yaptı. Aşk fedakarlık ister, ama en büyüğünü Henriette yaptı. Felix suçlu muydu, bu hikayede bir suçlu var mıydı bilmiyorum. Bana kalırsa bir suçlu varsa da bu Felix’e yeterli sevgiyi vermeyen anne- babasıdır. Ebeveynlerin yaptığı istismardan da kötü olan şeydi: İhmâl.
Her şeye rağmen içinde pişmanlık olmayan bir aşkı okudum. Hangisi daha çok sevdi karar vermek zor.
Güzel bir terim kazandırdı kitap bana: Vaat istismarı. s.178’de geçiyor. ‘Babam, düşüncesiz nezaketin en nahoş biçimlerinden birinin vaat istismarı olduğunu söylerdi. Yapamayacağınız bir şey sizden istenirse, kimseye boş umutlar vermeden, açık biçimde reddedin.. Hayal kırıklığının yarattığı kırgınlık mı, yoksa iyiliğin yol açtığı minnet duygusu mu daha büyüktür, bilemiyorum.’
Balzac’ın başarılı romanı. Betimlemeleri beni hiç sıkmadı çünkü hep gerekli yerlerde kullanılmıştı. Aşkın bu kadar güzel anlatıldığı başka bir roman okursam güncelleme yaparım burada, ama şuan için en iyisi bu.