Erol diyorki" Halkı, içinde yaşadığımız dünyayı öğrendim. Bizde Türkiye'de yaşıyoruz ama Türkiye'yi, onun insanlarını bilmiyoruz. Anladım ki Türkiye, Istanbul değil. "
Bir şehrin tadı olan adamlar vardır. Bir şehrin tadı olan yapılar,doğa parçaları vardır.
Istanbul'un yapı olarak bir tadı Süleymaniye'dir diyebiliriz. Doga parçası olarak Boğaz. Kumkapida balıkçı meyhaneleri...
Birde şehrin tadına kendisini katmış insanlar vardır. Üsküdarda bir Arif Dino vardı.
Beşiktaşta bir Neyzen Tevfik vardı.
Sonra Saik Faik..
Şimdi Saik Faik göçüp gittikten sonra o Burgaz adası Burgaz adası Burgaz adası mı?
Insanlar gelir bir zaman için şehre bir tad katarlar, şehrin güzelliği tadıyla bir olurlar, sonra çeker giderler. Şehrin bir yanı bomboş kalır.
Minareler, Haliç, mezarlıklar dünyası çok gerilerde kaldı. Teneke evler dünyası başladı. Ölülerin mermer, her biri saray gibi mezarlıklarından sonra, dirilerin beş para etmez, birer gözcük,bunlara gözcük bile denmez, barakaları başladı.
Istanbul ağzına kadar, iş beklemenin kederinde,iş bulmuşun sevincinde insanlarla dolu. Yani gurbetçilerle, gurbet kuşlarıyla dolu. Memunlar, memnun olmayanlarla dolu...