Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet ÖZTÜRK

Mehmet ÖZTÜRK
@Zonai
Suçlamak anlamaktan daha kolaydır; çünkü anlarsan değişmen gerekecek.
Savaştan yeni çıkan ordusu çok yorgundu Hülâgû Bağdat'a yaklaştığında. Ordusu tam olarak kendine gelsin diye yaklaşık bir yıl Bağdat yakınlarında bir yerde kamp kurup şehri kuşatma altına aldı. O sürede insanlar Halife Mutasım'a hazır Hülâgû ordusunu durdurmuş şehrimizi koruyan surlar çok zayıf bu fırsatı kullanıp surları onaralım diye telkinde bulunmuşlar ama Halife Mutasım hiçbir hazırlık yapmadan işin kolayına kaçıp "Bağdat'a dokunurlarsa Allah onları lanetleyecek" diyerek çevresine cesaret vermeye çalışıyordu. Sonuç ne mi oldu ? Rivayete göre Hülâgû Bağdat'ı ele geçirmek için 800 bin kişiyi(kadın çocuk yaşlı ayrımı yapmadan) katletmiş, son Abbasi halifesi olan Mutasım, kanının dökülmesinin uğursuzluk getireceğine inanılarak oğullarıyla beraber bir halıya sarılarak ölene kadar atlar tarafından çiğnetilmiş ve Dicle Nehri günlerce Bağdatlıların kanı ile kırmızı akmıştı. Belki sonrasında Allah Moğolları lanetledi ama kaderi yanlış yorumlayan Mutasım yüzünden İslam Uygarlığı (özellikle ilmi olarak)bir daha kendine gelemeyecek şekilde yok olup gitti. Günümüzün materyalist dünyasının köşebaşlarında onlarca Hülâgû, Müslüman devletlerin başında ise birer Mutasım... Peki biz ? Biz ise Mutasımlar yüzünden yok olup gidecek Bağdatlılar...
Reklam
"Sen ki şerrin içinde hayr-ı gizleyensin" hakkımızda hayr olanı lütfet.
Asırlardır Kur'an-ı Kerim'i okuyoruz, inceliyoruz ve her muhabbette kutsal kitabı oku diye başlayan bir dinin mensubuyuz diye övünüyoruz,fakat anlamıyoruz ya da anlamak istemiyoruz. Niye bu kadar anlaşılmaz kılındı, niye anlamamak için elimizden geleni yapıyoruz ya da anlamamamız için neden bu kadar çok çaba sarf ediliyor? Çok basit değil mi mesajları. Diyor ki; Çalma, haksızlık yapma, kul hakkı yeme , öldürme , adaletli ol, ahlak 24 saat farz, oku ve anla... Bu kadar basit değil mi temel mesajları ? Acaba skolastik düşünce , ortaçağ karanlığı sadece Avrupa'da mı vardı, dini çıkarlarına alet eden sadece kilise miydi ?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
LEYLA’YA MEKTUP Ben senin kapitalist piyasa koşullarına teslim olmana üzülürüm Leyla, “böyle gelmiş böyle gider” demene üzülürüm, emek hırsızlığı ile servetine servet katanlara tav olmana üzülürüm… Ben senin haksızlıklar karşısında kozmetik tutkuna üzülürüm Leyla, alnı secdeden kalkmayan adamların döktüğü kana ortak olmana üzülürüm, ekran
"Sen hüzünlüsün diye dünya durup sana yol vermeyecek" dik durmalısın. (Kendime not)
Reklam
Kadın hamile.  Bebek erkekmiş.  Aile mutlu çok mutlu.  Bebek doğdu, pipisini gösterdi amcalara.  Amcalarda bayram sevinci. Dünyanın en gerekli organını gördüler çünkü. Bebek terledi, çırılçıplak soydular, evde misafirlikte, mahallede böyle gezdi. Bu hakka sahipti çünkü pipisi vardı.  Bebek biraz büyüdü. Sünnet olacak. Davullar, zurnalar,
Acı gerçek
Beş Maymun Deneyi Beş maymun ile yapılan sosyal deney: Bir kafese beş maymun koyarlar. Ortaya bir merdiven ve tepesine de iple bağlı bir salkım muz asarlar. Her bir maymun merdivene çıkıp muza ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar… Her maymun aynı denemeye giriştiğinde buz gibi soğuk su ile ıslatılır. Bütün maymunlar bu denemeler sonunda ıslanmayı tecrübe etmiş olurlar. Bir süre sonra muzlara yönelen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır. Suyu kapatıp maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir maymun konur. Yeni maymunun ilk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur. Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler. Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha kafesten alınır ve yerine yeni bir maymun konur. Ve merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer. Bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur. Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. Üçüncü yeni gelen maymunda ilk atağında cezalandırılır. İlk gelen iki maymunun yeni geleni niye dövdükleri konusunda bir fikirleri yoktur ama dövmektedirler. Son olarak da kafesteki ıslanan son maymun olan dördüncü ve beşinci de değiştirilir. Tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artık hiçbir maymun merdivene yaklaşıp muzları almak için hamle yapamamaktadır. ### Ülke olarak sayımız 5'ten çok fazla olsa da maymunluğumuz bakî
Kararmış yüreğine sesini duyuramayacağını bilmenin acısıyla da olsa son olarak şu cümleleri fısıldadı Mirza. "Peki kutsal olan sevgi miydi yoksa sevilen mi, şayet sevgiyse kutsal olan neden konu sadece sen olunca bu duruma düşüyorum ? Sevgiyi biliyordum, daha önce yaşamıştım fakat sana karşı hissettiğim bu duygunun yabancısıyım." Vaveyla/Mehmet Öztürk
Demokrasi kültürü oturmamış,gelişmemiş ülkelerde gelecek kaygısı insanın bugününe yön verir. İnsanlar yarın için bugünden olabildiğince taviz vermek zorunda kalırlar. Düşünemezler,sorgulayamazlar,çokça çalışıp mümkün olduğunca az fikir üretirler en acısı ise inandıkları doğrular yerine istenen şeyleri yapmak zorunda kalırlar buda düşünebilenler için mutsuzluğun temel kaynağıdır. Mehmet ÖZTÜRK
FİLLER SULTANI İLE KIRMIZI SAKALLI TOPAL KARINCA Yaşar KEMAL' e olan hayranlığım bu kitap ile birlikte daha da arttı. İnsanların temel problemleri hayvanlar üzerinden bu kadar mı eksiksiz anlatılır. George ORWEL'in Hayvan Çiftliği kitabından çok daha kaliteli bir hiciv kitabı olmuş. Muhakkak okunmalı.
Reklam
Leyla Erbil
Leylim Leylim
Leylim Leylim
Leyla ERBİL'in şu sözünü okuduğumdan beri Leyla ERBİL'e karşı bir ön yargım vardı. Ahmed ARİF gibi bir insanın sevdasını görmemek ve hiç sevilmedim diyecek kadar acımasız bir cümle kurmak beni baya üzmüştü. Peki ne demişti Leyla Hanım. "SEVİLMEK İYİ EDERMİŞ İNSANI, BEN HİÇ SEVİLMEDİM Kİ" Dün bu ön yargıya son verip bu konu hakkında bir kaç kitap okumaya karar verdim ve okumaya başladım umarım ön yargılarım kırılır çünkü ben şuna inanıyorum ki yeterli derecede sevmek,sevilmek tüm yaraları iyi eder. Leyla ERBİL'e kırgınlığım da bundan kaynaklıydı. Keşke herkes O'nun kadar sevilme şansına sahip olsaydı.
Benim Delilerim-Aziz NESİN
Benim Delilerim
Benim Delilerim
Günlük hayatta sürekli karşılaştığımız ve toplum olarak el ele verip yalnizlastirdiklarimiz ve yalnizlasip kendi dünyasında kaybolunca bu sefer deli diye niteledigimiz insanlar güzel bir kalem ile ele alınmış. Kitapta dikkatimi çeken bir diğer nokta ise bugün önemli gördüğümüz bütün yazarların kendi dönemlerinde dayanılmaz bir şekilde yokluk-yoksulluk, fikirlerinden dolayi iskence-siyasi tecrite uğramalarına rağmen geri adam atmamaları oldu. Bu durum çok kiymetli benim için.