Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
☼ Meryem
☼ Meryem
@_MS_
➳ Ancora Imparo
599 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
472 syf.
·
Puan vermedi
Tam da Marco Polo’nun seyahatnamesini okumayı bitirdiğimde İş Bankası Kültür Yayınları tarafından çıkartılan güzel bir kitap. Marco Polo çağının en ünlü seyyahlarından. Ayrıca gördüğü gittiği yerleri anlatım dili açısından da diğerleri içinden sıyrılıyor. Bu biyografi kitabında sadece gezginin hayatı anlatılamış aynı zamanda seyahatnamesi de doğru ve abartılmış kısımları da belirtilerek incelenmiş.
88 syf.
·
Puan vermedi
Savaş muhabiri Alaeddine Haidar’ın Kurtuluş Savaşı yıllarında gerçekleştirdiği Anadolu seyahati sırasında tuttuğu notlardan oluşan bir kitap. Yabancı millete mensup bir savaş muhabirinin milletimizin kurtuluş mücadelesi, Anadolu halkının işgaller karşısında silahlanma süreci, halkın içinde bulunduğu yokluğa rağmen gösterdiği misafirperverliğe dair derinlemesine olmasa da gözlemlerini aktardığı bir kitap olmuş. Muhabir Anadolu’da bulunduğu süre boyunca durumun basında yazılanlardan çok farklı olduğunu not düşmüş. Kitapta muhabirin Atatürk ve bir çok önemli Türk devlet adamlarıyla olan görüşmelerine de yer verilmiş.
Muhabir seyahatini bitirip dönerken bir tanıdığına şu cümleyi kurmuş: ‘Mustafa Kemal Paşa’ya yaptıklarını gördükten sonra, öyle büyük saygı ve hayranlık duyuyorum ki; onu her yerde şevkle “Türk Dirilişinin Önderi” olarak adlandıracağım!’
319 syf.
·
Puan vermedi
Alışılagelmiş Zweıg kitaplarından farklı bir eser olmuş. Genelde kitaplarında olaylara dahil olan kişilerin duygularını kendiniz yaşıyormuşsunuzcasına hissettirir.
Zweıg bu kitabında insanlık tarihini etkilemiş anlardan 14 tanesini anlatıyor. Kendisi bu anları insanlığı Yıldızı’nın parladığı anlat olarak nitelendiriyor. İstanbul’un fetihi, Waterloo Savaşı, Goethe, Lev Tolstoy, Lenin, Cicero gibi bir çok konuya değinmiş. Tarihin akışını değiştirmiş insanları anlatırken onların yaşadığı duyguları size hissettiriyor. Kitabı okurken her bölüm bitiminde kendinizi bir derin bir araştırmanın içinde buluyorsunuz. Zweıg ile beraber yeni şeyler öğrenmeye yelken açıyorsunuz.
Okur Takip Önerileri
631 syf.
·
Puan vermedi
Falih Rıfkı Atay 1923-1938 yılları arasında Atatürk’ün yaşamına yakından tanıklık etmiş, kitabını Atatürk’ün yakın arkadaşı ve gazeteci olarak yazmıştır.
Kitap Atatürk’ün doğum yıllarından başlayıp ölümüne kadar olan zaman dilimini anlatmaktadır. Atay kitabında Atatürk’ün hayatını anlatmakla beraber, anlatılan zamanın şartlarını, farklı düşünceye sahip insanların aynı olaylara bakış açısını, zamana tanıklık etmiş çeşitli insanların hatıraları, inkılapların gerçekleştirilirken meydana gelen fikir tartışmaları gibi daha birçok konuyu anlatmıştır.
Kitapta Atatürk’ün etrafındaki insanlarla iletişim şekli, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak ile olan ilişkileri hakkında bilinmeyenler de anlatılmıştır. Zıt kutupların da bakış açılarına yer verilmesi bakımından nitelikli bir kitap olmuş. Yakın tarihimizi öğrenebileceğimiz, tarih okumayı sevenlere şiddetle tavsiye ettiğim bir kitap.
258 syf.
·
Puan vermedi
Jack London hayatının bir bölümünü Kuzey'de vahşi doğada, sert hava şartlarında geçiriyor. Bu kitabında da gözlemlediklerini Beyaz Diş aracılığıyla başarılı bir şekilde aktarıyor. Kitapta yarı kurt yarı köpek Beyaz Diş 'in hayatına dahil oluyoruz. Kitabı okurken aslında insanların duyguları itibariyle diğer canlılardan pek de farklı olmadığını görüyoruz. Doğdukları anda etrafı dünyayı algılama biçimleri, hayatta kalabilmek için içgüdüleriyle hareket etmeleri, kendisine yönelik davranışlara göre karakterinin şekillenmesi benzerliklerimizi gösteriyor. Ne kadar doğuştan gelen içgüdülere sahip olsak da davranışlarımız çevrenin etkisiyle şekillenir. Beyaz Diş gibi alıştığımız ortamdan koparılıp başka bir düzene alışmakta zorlanırız.
Beyaz Diş iki hayat öğreniyor: birincisi vahşet içerirken ikincisi sevgi ve şefkat içeriyor. İlk önce bir kızıl derili tarafından sahiplenilip eğitilmeye çalışılıyor, ama dayakla ve cezalarla. Üstelik kabiledeki köpekler tarafından da dışlanıp, saldırıya uğruyor. İçgüdüsel olarak kendini korumak için o da saldırganlaşıyor. Daha sonrasında Güzel Smith tarafından dövüştürülmek için satın alınıyor ve yaşadığı maruz kaldığı şiddet nirvanaya ulaşıyor. Ta ki Weedon Scot ile tanışıncaya kadar. İnsanlardan şiddetten ve cezadan başka bir şey görmediği için başını sevmek için kalkan eli ısırıyor. Ama Scot pes etmiyor sevgi dolu yaklaşımıyla Beyaz Diş' in kalbine ilk sevgi tohumu düşüyor ve hayatı aksi yönünde değişiyor. Scot'a olan bağlılığı bir sadakat timsali.
Karşı tarafın sana olan davranışları biraz da senin ona davranış şeklin belirler.
400 syf.
·
Puan vermedi
Sosyal medyada rotasız seyyah adıyla tanımıştım Mehmet Genç'i. Bilişim sektöründe bir çalışan iken aslında çalışmak istemediğini ve fotoğraf çekerek dünyayı gezmek istediğini fark ediyor. Evet bunu isteyen binlerce insan olabilir ne var bunda diyebilirsiniz. Ama Mehmet Genç bundan sonrasını da getiriyor, bırakıyor işi gücü başlıyor dünyayı dolaşmaya. Hiç ülkesine uğramadan 1000 gün dünyayı geziyor. Hani öyle lüks mekanlar, beş yıldızlı otellerde felan takılmıyor. Hostellerde, hamaklarda, yerel ailelerin evlerinde kalıyor. Gittiği yerlerin öncelikli olarak kültürlerini tanımaya çalışıyor.
Kitabında dünyayı dolaşırken gittiği yerleri, tanıştığı insanları, yaşadığı olayları anlatıyor. Bazen öyle tehlikeler içinde kalıyor ki bu bile döndürmüyor dünyayı gezme hayalinden. Çektiği fotoğrafları ve videoları sosyal medya hesabı üzerinden paylaşarak kitlelere ulaşıyor ve bu sayede kendine sponsorlar buluyor.
Kitabın güzel bir tarafı da QR kodu yardımıyla okuduğunuz her bölüm ve olay hakkında hemen fotoğraf ve videolara ulaşabiliyor olmanız.
Yazarın okuduğum ve aynı ölçüde beğendiğim ikinci bir kitabı daha yayınlandı. Kitapları dünyayı gezmek isteyenler için bir rehber niteliğinde. Okumanızı tavsiye ederim.
72 syf.
·
Puan vermedi
Zweig bu kez 17 yaşındaki Berger’in taşradan tıp okumak için Viyana’ya gittikten sonraki yaşantısını, yetişkinliğe adım atma sürecini anlatıyor. Berger tabiatı itibarıyla silik, güçsüz ve çekingen bir genç.
Okumak için geldiği Viyana’da beklediğini, hayal ettiğini bulamayan Berger yalnızlık hissine kapılır ve taşrada bıraktığı ailesini daha çok özler. Berger’in yalnızlığının içinde ev sahibesi ile kızı bir de komşusu Schramek adında bir hukuk öğrencisi vardır. Başlarda çete reisi Schramek’e özenir, ama onun gibi heybetli, güçlü değildir. Onun ve diğerleri karşısında kendisini ezik ve değersiz görür. Hem kadınlarla olan ilişkisi de onlar gibi değildir. Zweig Berger’in yetişkinliğe geçişte saplanıp kaldığı yalnızlık, eziklik ve utangaçlık duygusunu okura yaşıyormuşçasına hissettiriyor.
Tam pes edip eğitimini bırakıp memleketine döneceği esnada ev sahibesinin 13 yaşındaki kızı Mizzi’nin kızıla yakalandığını öğreniyor. Bitişiğindeki kıza ve her şeye kayıtsız kaldığını fark ediyor ve utanıyor. Kızı kendi kardeşi ile özleştiriyor. Mizzi’nin iyileştirmeye çalışarak kendisi de yaşama geri dönüyor.
536 syf.
·
Puan vermedi
Atatürk’ün yaşamının son 13 yılına yakından tanıklık eden Ayşe Afet İnan’ın tarihi belgelerle birlikte Atatürk’e dair hatıralarından oluşan bir kitap. Afet İnan, cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren Türkiye’nin yeniden inşaa edilişine, yapılan inkılaplara, eğitim, sanayi, sağlık alanlarındaki çalışmalara, TDK, TTK ve DTCF’nin kuruluşuna belgelerle ışık tutmuştur. Özellikle Atatürk’ün kuruluşuna öncülük ettiği TDK, TTK ve DTCF’ye verdiği önem, kuruluş döneminde yaşananlar, yapılan konferanslar açısından bilgilendirici niteliktedir.
Atatürk’ün birçok görüşüne ilk elden tanıklık eden İnan, hem Atatürk’e dair hatıralarını yazarken aynı zamanda kendisinin bizzat yazmasını istediği, not ettirdiği yazıları da yayımlamıştır.
Afet İnan Türk kadınının modern toplumdaki yerini alması yolunda bizzat örnek oluşturmuş, kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasında öncülük etmiştir.
Sade ve akıcı dili sayesinde genç neslin de kolaylıkla okuyup anlayabileceği, belgelere dayanarak yazılması açısından da yakın tarihimiz hakkında bilgilendirici bir kitap olmuş. Kesinlikle okunması gereken bir kitap.
520 syf.
·
Puan vermedi
Jack London’un kendi hayatından yola çıkarak yazdığı, yollarının Martin Eden ile sık sık kesiştiği yarı-otobiyografik bir roman.
Martin Eden Jack London’un toplumun çarpıklarını göstermek için bize tuttuğu bir ayna. London toplumun her sınıfını ayrı ayrı işlemiş. İşçi sınıfının ağır çalışma koşulları, yaşamaya çalıştıkları evleri, eğlence
136 syf.
·
Puan vermedi
Savaşta 3 oğlunu ve eşini kaybetmiş Tolgonay’ın duası.
İkinci Dünya savaşının küçük bir Kırgız köyüne yansımasını anlatmış Aytmatov. Bir tane savaş sahnesi, top patlaması, yaralı olmadan savaşın verdiği acılar, sıkıntılar daha nasıl anlatılırdı bilemiyorum. Erkeklerin askere alınmasıyla toprağın ekilemeyip, hasadın kaldırılamaması, mahsulün merkezden istenmesi, gidenlerin kendilerinin değil de sadece ölüm haberlerinin gelmesi, açlık, sefalet ve her şeye rağmen yine de umut etmek... Neresinden baksan acı üstüne acı!
Aytmatov İkinci Dünya savaşının yokluk yıllarını babasız geçirmiş ve çocuk iken çalışmaya başlamıştır. Savaş döneminde kolhoz sekreteri ve vergi memuru olarak çalışmış. Yazar Toprak Ana ile savaşın cephe gerisinde kalan halkın yaşadıklarını başarılı bir dille yansıtmış.
224 syf.
·
Puan vermedi
Kahkahalar eşliğinde bir zaman yolculuğuna çıktım sanki. 90larda çocuk olmak mükemmeldi. Selçuk Aydemir’in her yaramazlığında kendi çocukluğumdan bir sahne belirdi. 9 yaşındaki Selçuk ile tanışıp, hayatına dahil oluyoruz. Mahallede çete kurma, çeteler arası mücadele, çocuksu hedefler, sokak oyunları derken akıp gidiyor kitap. Kardeş payı, düğün dernek, işler güçler ve çalgı çenginin nasıl ve nerelerden birikip geldiğini de görmeye başlıyoruz.
Kitabın edebi bir değeri olmayabilir ama gülmeye birebir.
53 syf.
·
Puan vermedi
Milattan önce 6. yüzyılda yazılmış.Bir komutanın savaş sanatı üzerine düşüncelerini içermektedir. İnsanlık tarihinin en eski, en fazla araştırılan ve tartışılan strateji kitabı olarak görülüyor. Tarih boyunca bir çok hükümdarın ve komutanın yol göstericiliğine başvurduğu bir eser olmuş. Tüm dünyada sadece askeri anlamda değil aynı zamanda iş idaresi ve kişisel gelişim gibi pek çok alanda da strateji klasiği olarak kabul görmüş. Okudukça sıradan günlük hayatta bile uygulayabileceğiniz bilgiler olduğunu fark edeceksiniz.
375 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın arka kapağında da söylendiği gibi yazar tarihle/tarihten olağanüstü bir halı dokuyor. Kırk yıla sığdırılmış, kültürle, coğrafyayla, tarihle bezenmiş bir halı. Gerçek bir yaşamöyküsünden yola çıkılarak yazılmış bir eser. Berberin sünnet ettiği Hasan ibn Muhammed'den, papanın vaftiz ettiği Afrikalı Leo'ya varan bir yaşam. Granada'da başlayıp oradan Fas'a, Kahire'ye ve Roma'ya uzanan sürükleyici bir maceracaya başlıyorsunuz. Yazar hem doğu hem de batı kültürünü işlemiş kitabında. Memlükler, Osmanlı, Yavuz Sultan Selim, Kanuni, Fransa Kralı, Luther derken tarihin içinde akıp gidiyorsunuz.
Amin Maalouf' un okuduğum ilk eseri. Yazar sizi Ömer Hayyam ve Rubaiyat'ının etrafında süregelen olaylar, Nizamülmülk, Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah ilişkisi, Büyük Selçuklu dönemi devlet yönetimi ve siyasi olayları arasında bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Kitap Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ı yazmaya karar vermesi ve yazım aşamasında başlıyor. İlk başlarda birbirine güvenen Hasan Sabbah ile Nizamülmülk hırs, ihtiras sebebiyle birer düşmana dönüşür. Dönemin iki önemli düşman ismi güvendikleri, bağnaz dindarlıktan uzak, mala mülke önem vermeyen, filozof, gökbilimci Hayyam'ı yanına çekmeye çalışırlar ama o inatla siyasetten uzak durur. Yazarın dili sade sürükleyici. Yazarın okuduğum ilk olmasına rağmen favorilerime eklendi.
88 syf.
·
Puan vermedi
Yine duyguların mükemmel işlendiği bir Zweig kitabı.Zweig kitaplarında duyguları Freudyan bir yaklaşımla işleyen bir yazar. Bu kez yaşananlar 12 yaşında bir çocuğun gözünden anlatılıyor
Annesini elde etmek için bir çocuğu kullanan baron, anne olmak ile arzuları arasında seçim yapmaya çalışan bir anne ve bu ikisi arasında olanları bir yetişkin gibi gören anlamaya çalışan bir çocuk. Baron annenin dikkatini çekene kadar sadece çocukla ilgileniyormuş gibi yapar, bir yetiskinin kendisiyle ilk defa bu kadar muhabbet etmesi, birlikte zaman geçirmesi Edgar içi gurur kaynağı olur. Kendini bir yetişkin gibi hisseder. Ama baron annesinin dikkatini çekmeyi başarınca ilgi tamamen anneye kayar. Edgar başlarda annesinin arkadaşını elinden aldığını düşünürken ikisinin de kendisinden kurtulmak için yalanlar söylediğini fark eder. Annesi ve baronu gizli gizli takip eder. Çocuk aklıyla birçok şeyi anlar hatta annesini barona karşı uyarır. Annesinin onu dikkate almaması üzerine sırlarını öğrenmek üzere onları takibe devam eder.
Üstün bir zeka, her detayı düşünülmüş bir plan ve tarihi bir gerçek...
11.yy Selçuklu egemenliğinde İran. Kendisini peygamber ilan edip cennetin anahtarını vaad eden bir Hasan Sabbah,en ince ayrıntısı düşünülerek kurduğu sahte cenneti ve haşhaşla uyusturduğu cahil, korkusuz fedaileri.
Deha karşısında diz çöken bir cehalet. Kötüye kullansa da zekasına hayran kaldığım Hasan Sabbah dini bilgilerini kullanarak kusursuz bir intikam planı yapıyor. Kitap dini istismara da güzel bir örnek niteliğinde. Gerçeğe dayanıyor olması kitap bittikten sonra detaylı bir tarihi araştırmaya sevk ediyor.Herşeyiyle hafızanızda iz bırakacak, etkisinden kolay kurtulamayacağınız bir kitap.
184 syf.
10/10 puan verdi
Ahh Zézém canım Zézém...
Vasconcelos kitabı tam 12 günde yazdığını ama 24 yıl yüreğinde taşıdığını söylemiş.
Zézé yoksul bir ailede büyüyen, yaramazlıkları yüzünden sürekli dayak yiyen, aklı yaşından, hayal gücü aklından büyük, sevgiye muhtaç, tek arkadaşı bir şeker portakalı (Minguingo) olan yalnız bir çocuk. Birgün acıyı keşfediyor, acıyla büyüyüp, pişiyor.
Kitabı okurken Zézé ile bütünleşip acısını onunla yaşadım. Ailesine karşı onunla birlikte kin duyup, birlikte dayak yedim. Portuga ile vedalaşırken birlikte ağladım.
Kesinlikle okunması gereken bir kitap. İyi ki tanıştık Zézém.
