Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Funda

Funda
@___funda
33 okur puanı
Ocak 2024 tarihinde katıldı
Eğer yaşamı tüketmesini bilemediysediniz, o da size yararsız olduysa, yaşamı kaybetmiş olmanın sizce ne önemi var, yine onu istemek neye yarar?
Reklam
Bütün yaşadıklarınızı yaşamdan çalarsınız; bunlar onun harcamalarıdır. Yaşamınızın sürekli çalışması, ölümü yapılandırmaktır. Yaşamın içinde olduğunuz sırada ölümün içindesinizdir. Çünkü artık yaşamda olmadığınız zaman, ölümden sonrasınız demektir.
Yolumuzun sonu ölümdür, yazgımızın vazgeçilmez amacıdır bu; eğer o bizi korkutursa ileriye telaşsız bir adım daha gitmek nasıl mümkün olur? Basit insanların ilacı onu düşünmemektir. Ama hangi bayağılık bu ahmakça körlüğü doğurabilir?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hiç kimse kendi hatasının dışında uzun zaman kötü durumda olmaz. Ne ölüme, ne de yaşama dayanmaya cesareti olmayan, ne kalmayı, ne de kaçmayı isteyen kişi için elden ne gelir?
Geçim rahatlığı ya da yoksulluk herkesin düşüncesine bağlıdır; zenginlik, şan, sağlık bunlara sahip olan kişinin onlardan aldığı kadar güzellik ve zevk taşır. Her birimiz kendini hissettiği kadar iyi ya da kötüdür. Öyle olduğunu sanan kişi değil, ona kendiliğinden inanan kişi mutludur. Buna da yalnız inanç doğruluk ve gerçeklik katar.
Reklam
Düşüncemiz eşyalara bir fiyat biçerken, büyük oranda onların yalnızca değerleriyle ilgilenmiyor; ne kalitesine, ne işe yararlılık derecesine bakıyor; tek baktığı şey bize kaça mal oldukları. Sanki bu bedel özlerinin bir parçasıymış gibi, eşyaların bize sağladıklarıyla değil, bizim onlara verdiğimiz önemle değerlendiriyorlar.
Ağrıdan başka tehlikesi olmayan tüm rahatsızlıklar için, tehlikesiz diyoruz; diş ağrısı ya da gut ağrısını sıkıntı verse de ölümcül olmayınca kim hastalık diye hesaba katacak ki? Öyleyse şunu önceden kabul edelim; ölümde bize özellikle önemli gelen şey acıdır. Aynı şekilde yoksulluk için de bu böyledir; ondan korkmamızın nedeni, açlık, susuzluk soğuk, sıcak ve uykusuzluk yüzünden bizi acıların kollarına atmasıdır. Demek ki sadece acıya önem veriyoruz.
Derimizi kamçı vuruşlarının onu gıdıkladığına mı inandıracağız? Sabrın ağzımızda bıraktığı tadın şarabınkine benzediği söylenebilir mi?
"Ey ölüm, korkakları yaşamdan kaldırmayı reddedip, kendini sadece cesurlara veremez misin?"
Reklam
Olaylar bizim yargılamamıza boyun eğiyorlarsa, neden onlara hakim olmayalım ya da onları kendi yararımıza kılmayalım? Eğer kötü ve acı dediğimiz şey özgün niteliği gereği ne kötü ne de acıysa bu şekilde sadece hayal gücümüz ona bu niteliği verir; bunu değiştirmek de bize düşer. Mademki tercih hakkımız var, kimse aksine zorlamadığı halde, bizim için acı ve zararlı olacak şeylere yönelmek, hoş bir tat verebileceğimiz şeylere ekşi ve acı bir tat vermek garip bir deliliktir. Şu halde kötü dediğimiz kendiliğinden kötü olmayabilir ya da hiç değilse, gerçekte ne olursa olsun, ona başka bir tat, başka bir çehre vermemize bağlıdır zira hepsi aynı yere çıkar.
Gerçekte yalan söylemek lanetli bir kusurdur. Biz insanlar birbirimize yalnız sözlerimizle bağlıyız. Eğer bu kusurdaki iğrençliği ve kötülüğü tanısak, başka suçlardan daha önce onu ateşe sürerdik.
289 öğeden 271 ile 285 arasındakiler gösteriliyor.