Herkes ölüyordu nasıl olsa; iyisi de kötüsü de, güçlüsü de zayıfı da, hayata dört elle sarılanı da yaşamı aşağılayanı da... Herkes göçüp gidiyordu. Her şey göçüp gidiyordu.
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü,
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü,
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara,
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü.
Kitabı çok çok beğendim. Kısa olması da ayrı iyi :D küçük bir çocuğun (15) hastalığını, tedavi sürecini ve aşık olduğu kızı (19) okuyorsunuz.
Uzun olsaydı böyle bir romandan keyif alamayabilirdim. Ayrıca kitabın 1910' larda yazıldığını göz önünde bulundurarak okumalısınız, ona göre baya eski kelimeler falan var. Türkçe konuşurken günlük kullandığı farklı kelime sayısı 3 falan olan bizler için garip bir okuma deneyimi olur.
Kitap çok güzeldi. Tek sıkıntısı şöyle ki; ilk 100 sayfası güzel gidiyor, sonraki 300 sayfada duraklıyor ve son 100 sayfada yine akıyor.(spoiler)
Yani kitabın orta bölümü full Martin' in kabul edilmeyen yazıları falan. Onun dışında sonu beni şaşırttı epeyce. Sonunda evlenirler diyordum ben. Ya da başka bir son. Ama aniden kalkıp kendini atmasını beklemiyordum. Bence biraz bunalımdan çıkmayı bekleseydi yaşamaya devam ederdi.
Onun dışında bence birazda kitaptaki entelektüel tartışmaları anlayabilecek iken okumak gerekiyor daha fazla zevk alınır.
İki ayda bitirdim okumayı aslında akıcı olaydı çok kısa sürede de bitirirdim. Ama bahsettiğim kitabın orta kısmı beni de bunalımlara sürükledi... :(
Martin EdenJack London · Can Yayınları · 201990,3bin okunma