Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zeynep

zeynep
@_ettubrute
middle earth
88 okur puanı
Eylül 2019 tarihinde katıldı
dün çok eskilerden bir fotoğraf geldi önüme. çekildiğini hatırladığım bir anı fakat ne zaman, nasıl olduğunu çıkaramadığım bir zaman dilimi. önüme yıllarımı koyup düşündüm. sonra o kadar da düşünmediğimi fark ettim. zaman denen şey ne garip. anlamlandıramadığım ve bazen bir yere oturtamadığım bir kavram. bazı anlar uzun bazı anlar kısacık gelir gözüme. einstein izafiyet teorisi ile açıklamış ama ben hiçbir şey ile açıklayamıyorum. bulunduğum yer ile “ora” arasında çok mesafe, yaşanmışlık, dolu dolu yıllar yok. en çok bu üzdü beni, yapmak istediğim çok şey arasına hiçbir şeyi sığdıramayışım. kendimde bu gücü bulamıyorum bazen, kalkıp bir şeyler yapmak içimden gelmiyor ama zihin dünyamda bunları yapacağımı belki yüzlerce kez kendime işlemişim. bedenimin, aklımın, ruhumun gücü birbirinden farklı ve hiçbirini birbirine uyduramıyorum. âh geçmiş. ne tuhaf bir şeysin sen. dün bir fotoğrafa baktım. sonra hiç olmadığım yerlere gittim. orada beni bekleyen şeyler var. şimdi gelemem ama bir gün onların ellerinden tutup bir gezintiye çıkacağım. geleceğimi de umutla bekliyorum.
Reklam
river
yine bir mini dizi önerisiyle geldim. fakat öncelikle stellan skarsgård, sayende keşfettiğim bu dizi için sana teşekkür ederim. river, 2015 yapımı bir ingiliz dizisi. altı bölüm ve yaklaşık altı saat sürüyor. konusu drama olarak geçse bile, gizem-gerilim ögeleri oldukça fazla. oyuncu kadrosuna baktığımda stellan dışında birkaç tanıdık yüz daha gördüm fakat şu diye gösterebileceğim oyuncu kadrosu yok, -ya da benim tanımıyor olmam kuvvetle muhtemel- ama oyunculuklar iyiydi. başrol oyuncusu olan stellan skarsgård şizofren bir dedektifi canlandırıyor ve tüm sezonda birlikte çalıştığı partnerinin öldürülmesi üzerine kurulu. dizi beni her detayıyla çok şaşırttı, senaryo iyiydi, oyunculuklar iyiydi, ingiltere iyiydi. -dizinin giriş sahnesinde bir türk market bile görüyoruz.- spoiler olayına girmeden anlatmak gerekirse, şizofreninin güzel bir halini izletiyor bize stellan. söyleyemeye cesaret edemediği şeyleri, kafasının içinde yaşadıkları, pişmanlıkları, hataları, aşkı her şeyi olması gerektiği şekilde verdi. bu gerçekçilik diziyi ağlayarak değil ama garip bir buruklukla izlettirdi bana. iyi ki izledim. dizinin final bölümündeki dans sahnesi bile hayatımda güzel bir yere sahip olması için bir sebep. dizi polisiye, suç, gerilim, drama üzerine kurgulansa da bence tüm bu ögelerin içinde şirin ve bence sakindi. umarım izlersiniz. netflix’te mart ayına kadar izleyebilirsiniz. son olarak diziden güzel bir şarkı; youtu.be/NUGI6tL4yAE
buranın kitap uygulaması olduğunu biliyorum fakat yazmasam içimde kalacak bir konuyu anlatmak istiyorum. netflix yapımı olan “when they see us” mini dizisini izleyen vardır fakat izlemeyenler için kesinlikle bakmalarını öneriyorum. okuduğum yorumlarda insanlar ilk iki bölümü çoğunlukla beğenseler de benim için kesinlikle son iki bölüm çok daha
41 öğeden 31 ile 41 arasındakiler gösteriliyor.